|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
14 Aralık 2003
Halının Üzerinde Bir Mavi Boncuk
... Tam karşımda denizle arama husumet sokacak kadar mavi bir çift göz..
İsmail Örnek
Halının üzerinde bir mavi boncuk... Ne kadar faklı yüzleri var... Yaşadıklarına, yaşadıklarımıza bakarken gördüğün yüz onların tek açıklaması mı?... |
|
Merhaba;
Özleyip özlemediğimi bilmiyorum artık... Bilmediğim pek çok şeyden biri de bu... Dün vapurla dolaşıyordum... Ankara’da vapurun ne işi var gibi saçma sapan bir soru sormayacağını umarak anlatıyorum sana... Güvertede etimi liğmeleyen rüzgardan pek şikayetçi değildim... Şikayetçi olduklarım arasına rüzgarın hemen hiçbir hali girmedi... Hepsi demiyorum ama... Ayrıntılarını giderek unutmaya yüz tuttuğum bir kış günü otobüsün hareket etmekte olduğunu bildiren anonsla birlikte kollarımın arasında değil de, sanki bedenime yapışmış bir başka bedenle arama girebilmeyi başarmış o rüzgardan başka... Otobüs kenarında esen bedenlerarası rüzgarlar dışında hep sevdim rüzgarları... Doğanın yalnız olmamızı istemediği için hissettirdiği nefesidir belki rüzgar...
ama ben bunları düşünmüyorum... güvertede, tam karşımda denizle arama husumet sokacak kadar mavi bir çift göz... Martılar bile nerede uçacaklarını şaşırmışlarken teslim olmaktan başka seçeneğim yok... İnsanda sonsuza dek sürecek hissi veren bakışlarıyla karşılaştığımda, onlarca fit uzaktan avını gözlemeyi hiç bırakmayan kartalın farkına çok geç varmış bir tarla faresiydim... Kaderime teslim olduğum o anlarda biçimli vücudunun ayırtında değildim daha... Yolculuk boyunca üzerimden hiç ayrılmayan maviliğin karşısında ölümünü engelleyemeyeceğini bilen idam mahkumunun kabullenmişliği, tüm umutları tüketmiş insanların o kendine has huzuru hiç zorlanmadan yerleşti ruhuma.... ta ki, iskeleye yanaşıncaya kadar... bakışları benden ilk kez ayrılırken sekiz yaşlarında bir çocuk onun kalkmasına yardım ediyordu... o zamana dek fark etmediğim hemen yanında duran uzun sopanın onun ellerinde güvertenin zeminini kontrol etmeye başlamasıyla beraber ne deniz kaldı ne de martılar... o kördü ve ben hala vücudunun ne kadar biçimli olduğunu bilmiyordum... kendime durmaksızın “ama bana bakıyordu” diyordum... asıl kör olan ben miydim? Hayır!.. O bana bakmıştı... Bunu öğrendiğimde geceydi ve ben nasıl olup da daha önce fark etmediğime şaşırdığım teninin sırlarını çözmeyi başarmıştım.... Geceydi... Uçsuz bucaksız bir coğrafyayı dolaşmaktan bitkin düşmüş, uykunun ılık soluğuyla dolmak üzereyken kulağımdaki fısıltı vapurdan inerken neden ağladığımı soruyordu... görmüştü....
Bunların hiçbiri doğru değil belki... Belki de halının üzerine düşmüş bir mavi boncuğa bakıp uydurdum hepsini... Ne fark eder ki? Yaşanmış olması değil mi bir şeyi gerçek yapan?.. Tamam gözlerim katılmadı belki bu yaşanmışlığa, ellerim, kulaklarım katılmadı... Denizden çok ama çok uzaktayken, birdenbire, hiç sebep yokken tuzlu kokusunu duyduğun olmadı mı hiç?..
Halının üzerinde bir mavi boncuk... Hepsi bu belki... ama değil!.. Sen yada bir başkası baksa ne görürdü? Sadece halının üzerinde bir mavi boncuk mu?... değil!.. Odanın temizliğe ihtiyacı var, komşunun yeni doğan bebeğine mavi boncuklu bir çeyrek altın almalı, yarın bezelye yiyelim, vs., vs......
Halının üzerinde bir mavi boncuk... Ne kadar faklı yüzleri var... Yaşadıklarına, yaşadıklarımıza bakarken gördüğün yüz onların tek açıklaması mı?...
Özledim mi bilmiyorum... Yüzler durmadan değişiyor....
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
GaRa
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|