"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Öyle acı içinde yanıyor ki yüreğim, susturamıyorum. İsyan ediyor yeni yeni inandığı kadere. Şimdi daha iyi anlaya biliyorum, insanların neden bu kadar kötü olabildiklerini. Son yaşadıklarımla birlikte içimde kalan son insanlık onurumu da zorla aldılar elimden, kaybettim... Bu güne kadar başımı ağrıtan hep sevmelerim oldu; son bir kez daha söylüyorum yüreğime... sevmeyeceğim! Bir daha asla ne kendimi nede sevgimi hor görenleri affedeceğim. Dürüstlüğüm, yüreğimin yanmasından başka ne ver diki bana. Sevmek kelimesini çıkaracağım lugatımdan. Ölümü istiyorum ya! ben bile inanamıyorum kendime, yüreğim yandı köz oldu. Şimdi sadece külü kaldı. Üstüne bir bardak suyu da sen döktün, hiçbir umut kalmasın diye. Bu içi boşalmış kalpsiz bedenim ne işe yarar artık bende bilmiyorum. Ya kendini ya beni öldürene dek yaşayacak, porselen bebeğe dönüşen bedenim. Son sözlerin mutluluk dilekleri doluydu. İyi güzel diyorsun da ben kimim ki, artık bir ben kaldı mı ki içimde. Sor bakalım tanıdığın insan mıyım ben hala? Kendime ait tüm değerlerimi almadın mı ki içimden, çiğnemedin mi? Söküp atmadın mı ki yüreğimi? Mutluluk temenni ediyorsun? İnanmak istemedim, affetmeye her an hazırken bir darbe daha yemedim mi? Bu kadar aptal olmayı nasıl başarıyorum, bilemiyorum. Aptal diyorum artık saflıktan öteye geçti aldanışlarım. Anlayamıyorum, yakıştıramıyorum, kendimden daha fazla değer veriyorum belki de insanlara. Sonramı; parçalanırken dahi yüreğim hala sevgi diye haykırıyor. Keşke; sağır, dilsiz, duygusuz delinin biri olsaydım da hiç birini yaşamasaydım. Ölseydim, üzülür müydün demiyorum, çünkü üzülmeyeceğini geçte olsa anladım. Bitkisel hayat yaşıyorum şimdilerde, hiçbir şeyin önemi kalmadı. Sen rahat uyuya biliyor musun acaba yatağında? Çektirdiğin bu işkencenin karşısında ne yaptım sana. Hakkın var mıydı ki gözlerimde ki ışıltıyı çalmaya, ben paylaşmak istedim sen tamamını aldın. Gözlerimi oyup hiç acımadan ışığımı çaldın. Kaçtın gittin... artık her şey kapkara, yüreğin gibi...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BİNNAZ AKPINAR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |