Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Küçük bir kız çocuğunun adıdır, nisan... Ağaçların kış uykusundan uyandığı, güneşle buluşan çocukların kazaklarını atarak sokaklarda, parklarda koşuştuğu ay... Nisan balayıdır. Arıların süt verdiği, kovanların bal dolduğu gerdek ayı. Aşk ve doğum ayı... Çiçek tozlarının rüzgarla uçuşarak, nehirde yüzerek, kuşların kanatlarına binerek döllenmek için diğer ağaçlara, bitkilere ulaşmaya çalıştığı ay. Kazayla ağaç yerine insanlara konduklarında çiçek tozları alerji yapar. Yalnızlığın nisan alerjisidir bu. Eşini bulamayan bitki ve insan cinsinin, kazayla birleşmelerinden doğan etki-tepki. Michel Tournier, (beyaz adamın üstünlüğünü doğal seleksiyon sayan, ırkçı çağrışımlar yapan Defoe’nin o meşhur Robinson Crusoe adlı romanına alternatif) yazdığı ‘Cuma’da, Robinson’u bir ağaçla seviştirir. Ama günün birinde doğa, sevişmenin orta yerinde, ağacın kovuğunda yaşayan bir örümcek aracılığıyla Robinson’dan intikam alır. Nisanda çiçekler erotik anlamlar yüklenir. Gül sevgilinin dudağı olur şiirlerde, pembe orkide, Courbet’nin ‘origine du monde’ (dünyanın merkezi) adlı tablosunda izleyenlerin soluğunu keser. Eller papatyadır nisanda, gözler arpa çiçeği... Nisan’da güneşin tılsımlı ışıklarıyla uyuşukluğu, utangaçlığı ve karamsarlığı üzerinden atan ‘yalnız’lar, cesaret yüklenip karşı cinslerine yönelir. Pembe gözlükler takılır. Daha bir ay önce ilgisiz baktıkları insanlara, nisan’ın gelişiyle birlikte aşık olurlar. İyimserlik çiçek açar, kışın yalnızlığın kuraklaştırdığı bedenlerde, delice akmaya başlar, kan. Sonra hafif bir pişmanlık duyar ve sessizce mırıldanırlar: ”Nisan’da çiçek açacağını düşünemediğim, uzansam dokunabileceğim kadar yakınımdaki ağaçları, yağmursuz kış günlerinde neden sulamadım ki”. “Ya onlar. Onlar neden su vermediler bana ve bir kışı yalnız geçirdim...geçirdik...” Nisan şiir ayıdır. Türkü ayı. Şiirler türkü olur, türküler şiir. Günlükler bulunur, lise yıllarında yazılıp bırakılmış şiirler çıkarılır çeyizlerden. Karşılıklı atışır aşıklar. En kötü mısralar şiir, sigaranın ve-veya yılların bozduğu sesler, bülbül sesi sanılır. Tavus kuşunun güzelliğine vurulan aşık, o kanatlarını açtığı zaman, arkasını yani en çirkin yerini görmez, ya da o güzellikle bağdaşmayan sesini duymaz. Nisan’da, bittiği ilan edilen aşklar yeniden canlanır. Yalnız yaşamaya dayanamayan eski sevgililer birleşir. Nisan gelmiş, çiçekler açmış, aşk nağmeleri rüzgarla kulaklarına fısıldanmaya başlamıştır. Güneşle ısınan bedenler karşı cinsini arar. Eski sevgililer, kısa bir süre önce ayrılan karı-kocalar, sonradan pişman olacaklarını bile bile, bir olurlar yeniden. Yeni aşklara koşamadıklarından, bilinmez ufuklara açılamadıklarından, denenmiş-tıkanmış-bitmiş ilişkileri, yalnızlığa tercih ederler. Nisan balayıdır. Aşk ve doğum ayı. Ama aynı zamanda ‘kaza’ ayıdır, nisan. Kimi kızlar ne olup bittiğini anlayamadan, bilerek, isteyerek “o” anı yaşayamadan, tek kişilik ödünç bir yatakta ‘kaza’yla bekaretini yitirir. Kimi erkek ‘kaza’ sonrası, silah zoruyla oturtulur nikah masasına. Yasak aşklardan ‘kaza’yla hamile kalır kadınlar. Kaçamak yapan evliler, küçük dünyalarının skandallarla alt-üst olacağını düşünmeden aşk yaşarlar. Eski nisan’lar yanılgıdır, bu nisan gerçek. Biten aşklar eksiktir, bu nisan’daki tam ve ebedi. İnsanlar unutup bir önceki nisan’da eski sevgililerine aynı cümlelerle aşklarını ifade ettiklerini, bu nisan’da yine ‘ilk’lerden, gerçek aşklardan, artık aradıklarını bulduklarından söz ederler. Aşklardan dili yanan ama yine nisanlarda aşk yaşamaktan kendini alamayan yorgun-küs insanlar, müstehzi bir gülümsemeyle dinlerler “gerçek aşk, hayatımın aşkı, diğerleri yanılgıymış, seni seviyorum...” sözcüklerini. Nisan hayal ayıdır. İltifat ayı. Çirkine güzel denir, güzele dünya güzeli. Evli, bekarım der ya da ilişkimiz bitti de çocukların hatırı için... masalı. Yalan senaryolar üretilir. Kadınlar hayatlarına giren erkek sayısını, ikiye bölüp-azaltıp söylerlerken, erkekler tersine abartıp ikiyle çarparlar. Velhasıl cömert bir aydır nisan. Ağaçlar cömertçe çiçek açar, çiçekler meyveye durur. Sevişmeler, iltifatlar, ilan-ı aşklar, çapkın bakışlar cömertçedir. Nisan yağmurları ılık ve cömerttir. Yağmurda dolaşmak ve ıslanmak sevgiliyle bir şenliktir nisanda. Nisan’da gecekondular renklenir. Isınır haneler. Gelecek kışa daha hazırlıklı, katıklı, odunlu-kömürlü, erzaklı girebilmek için nisan umut yükler yoksullara. Nisan’da cinayetler, tecavüzler, savaşlar ve soygunlar sürer. Çiçekler kin ve kötülük için dünyaya gelmiş, nefret insanlarına hiçbir yenilik ifade etmez. Ruhları tüccarlaşmış işadamlarına-kadınlarına vız gelir nisan. Ne tatil programı yapar, ne de bir buket çiçek alıp giderler evlerine. Hanım-metres-çocuk-para veya dost-koca-çocuk-para dörtgeninde, nisandan habersiz yaşarlar. Nisan’da bir önceki yazı ıskaladığını düşünüp kış boyunca dövünen, yaşlı turist avcıları, yaz için hazırlık yapar. Zengin karı-koca hayaliyle yaşayan fingirdek kızlar-erkekler, belki bu yaz yaşlı-çirkin-güzel farketmez, bir alamancıya kapaklanırız diye umutlanırlar. İnternet çıkmış mertlik bozulmuştur. Yalan sahi, sanal gerçek sanılır. “Çet”leşilir, resimler gider gelir, sonunda buluşulur. Ama genellikle avlayacağım diyen avlanır, evleneceğim diye umut eden, aldanıp kullanılır. Bir ömür için kurulan hayaller yıkılır. Saçlar başlar yolunur, ‘nasıl düştüm bu duruma’ diye ağıtlar yakılır. Nisan, çirkinlerin güzelleştiği, güzellerin güneş gibi göz kamaştırdığı ay. Nisan, anti-depresörlerin çöpe atıldığı, karamsarlığın, intihar düşüncesinin yerini yaşama umudunun aldığı ay. Kiraz mevsiminin habercisi, “Seni seviyorum” sözcüklerinin en çok söylendiği; yalan ve gerçeğin, hayal ile nesnelin, kış ve yazın buluşup, bir noktada kesişip öpüştüğü ay. Nisan intikam ayıdır. Yıllardır bedenlerini ‘meta’ olarak kullanan, aşağılayan, aldatan kocalarından-sevgililerinden intikam alma fırsatı bulur bulmaz yasak aşk yaşayan kadınların ayı. Sahte aşkların, sanal sevgilerin, parayla kirletilen ilişkilerin, riyakarlığın yanı sıra, gerçek aşklar da doğar, nisan’da. Ve meyve verir. Nisan zoru başartır, olmazı oldurur. Aşk, sevgi, saygı, cinsel uyum, tek bir erkek-kadınla yaşanmaz diyenleri yanıltır. Yasak veya değil, önünde saygıyla eğilinecek aşklar da yaşanır, nisan’da,. Nisan küçük bir kız çocuğunun adıdır. Küçük kız çocuğu Nisan, şu güzelim nisan ayında şaşkın ve korku dolu gözlerle bakmaktadır televizyonda gösterilen, kendi yaşıtı kız ve erkek çocuklarının yanmış, kolsuz veya bacaksız kalmış bedenlerine. Aşk ayıdır nisan, ama bu nisan savaşla kirletilmektedir başka coğrafyalarda.... Adil Okay okayadil@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © adil okay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |