Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
AklımŞuanKayıp! demek biraz ayıp. Kış gecelerinde köye inen kurtlar gibiyim. Yani vaktim biraz dar, sabaha yolcuyum. Onunla Üsküdar'da tanıştım. Vakit, -belki saçma olacak ama- geceydi ya da, akşam sonuydu. Ne Salacak'ın o yalnızları kıskandıran kalabalığı, ne de açları yutkunduracak balık kokusu vardı o kendini bilmeyen vakitte. Benim yalnızlığım bakiydi ama Salacak'ınkiyle yalnızca geceleri kesişiyordu. Buranın bu halini seven başka kimsenin olamayacağını düşünerek, gayet rahat bir şekilde oturuyordum. Kimbilir, belki de "evreni" ve "kendimi" yargılıyordum. Her ne kadar "evreni yargılamak imkansızdır" sözünü benimsemiş birisi olsamda, kendimi de evrenin bir parçası olarak gördüğümden, ona doğan cevap hakkını vermek için yapıyordum bunu. Acaba neden hep ben "dünyaya ters düşen insan portresi" çiziyordum? Ben mi ters doğmuştum yoksa dünyanın yaradılışında mı bi hıyarlık var? Şu "dünya dünya, yalan dünya" diye bahsettiğimiz şey, eğer gerçekten yalansa ve bir gün yok edilecekse, ne diye benimle bu kadar uğraşıyor? Kafa mı buluyon lan sen benle? Eğer benimle bir alıp veremediğin varsa, doğrudan gönder beni insanoğlunun en karşılıksıksız aşkı olan kara toprağa! Yok eğer beni buraya gönderene bir gönderme yapmaksa amacın, beni bu işe karıştırma, kulla Allah arasına giremem. Şuana kadar yaptıkların yapacaklarının teminatıysa eğer, ben oynamıyorum arkadaş! Sen altı buçuk milyar popülasyonunla "yalanım" diye ortalarda dolaş, ben tek başıma "sosyal bir VARlık" olayım. Olacak iş mi yani benim olmaya çalıştığım. Yok arkadaş yok, varsa bir sorunun, ilgilisiyle çöz. Beni bu işe karıştırma! Derken bir ses duydum oturduğum bankın arkasından: -Pardon, saat kaç? -Gece! Gecenin bu saatinde, saatsiz sokağa çıkmış bir kızın düşüncelerimi böleceğini söyleseler, "Yalan!", derdim. "Siz benimle dalga mı geçiyor sunuz?" dedi, kızgınlıkla şaşkınlık arasında gidip-gelen bir sesle. -Hayır, dalga geçen ya yukarıdaki ya da içinde bulunduğumuz şeyin ta kendisi. Artık şaşkın olmaya karar vermişti. "Çattık" der gibi bir hali vardı, uzun, dalgalı saçlarını geriye doğru atarken. "Beyefendi", dedi, "Siz hep böyle saçmalar mısınız yoksa bu yeni geliştirdiğiniz bir kız ayarlama yöntemi mi?" Asıl ben çatmıştım. Gecenin geç saatlerinde saati bile olmadan sokağa çıkacak kadar salak, bankta oturan, hiç tanımadığı birine "kız tavlamaya mı çalışıyor sunuz?" diyecek kadar cesur bir kızdı bu. -Saçmalamak diyelim adına çünkü kız ayarlamak için bu saatleri pek seçmem. Hakikaten saçmalıyordum. Kim olduğunu bilmediğim bir kızla, en yakın dostlarımla bile yapmayacağım geyik muhabbetine giriyordum. Hayırdır inşallah! "Oturabilir miyim?" dedi ve sanırım kabul etmeyeceğimi bildiğinden, cevabımı beklemeden yanıma oturdu. Doğrusu böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. Daha önceleri hep ben yanaşırdım kızlara ve hep onlar kaçardı benden. Kız tavlamak için bu saatleri seçsem iyi olacak galiba. Ama hayır, bu gece bu iş bitecek ve ben ne olduğumu, nerede yaşadığımı, ne olmak istediğimi çözeceğim, çözmeliyim. -Çok naziksiniz. -Pardon? -Oturmak için izin istemenizden bahsediyorum, çok nazik bir davranıştı doğrusu fakat artık gitmenizi istiyorum. Adını henüz bilmediğim güzel kız şaşırmıştı. Kim bilir, belki de hiç bu kadar nazik kovulmamıştı! -Çok kabasınız. -Teşekkürler. Artık gitseniz çok iyi olur. Kendimle olan randevumu kaldığı tamamlamak istiyorum. -Ooo, demek 'kendinizle olan randevunuz'. Bu yöntemi iyi bilirim; farklı biriymiş gibi görünerek dikkat çekmek. Şimdi siz yazar olduğunuzu da iddia eder siniz? Haydaaa! Kim bu kız yahu? Nasıl anlaya bilir yazar olduğumu? PSİKOLOG MUSUNUZ YOKSA? -Kuzum siz psikolog musunuz yoksa medyum falan mı? Ne istiyon benden kardeşim? -Asıl sen benden ne istiyorsun? Yazdığın yazıyla yerden yere vurmuşsun beni! Galiba anlıyordum. Geçen ayki dergide yayımlanan yazımdan bahsediyordu o güzel, adını bilmediğim, dalgalı, uzun saçlı kız. -Demek siz de onlardan sınız? Ne kötü! -Ne demek "kötü"? Ben mesleğimle gurur duyuyorum ve yaptığım her şeyin arkasındayım! Harbiden deli bu kız. Bilseydim o yazıyı yazmazdım. Bendeki şansa bak be, ne güzel de seviniyordum, güzel kız bana sulanıyor diye! -İnsanları rahatsız etmek sizde hobi haline gelmiş demekki. Baksanıza, geçen hafta o kadını rahatsız ettiniz, şimdide beni. Söylediğime hiç aldırmamış gibi, bıyık altından(!) gülümsedi. -O yaptığım benim işimdi, ekmek param yani. -İşin yöntemini iyi kapmışsın. "Ekmek parası" dedinmi, Türk Halkı yelkenleri suya indiriverir. -Ekmek paramı kazanma özgürlüğümü kimse elimden alamaz. -Peki ya siz, bir insanın özel hayatının gizliliğinin korunması özgürlüğünü kısıtlayabilir misiniz? -... O güzel kızın, yaptığı yaramazlığı ortaya çıkan çocuk edasıyla yere bakması, beni biraz yumuşatmıştı. İstemeyerek de olsa, ona kanım kaynamıştı( Bu da benim kötü bir huyum işte. İki dakika bir kızla başbaşa kalmayayım). -Sigara? -Sağol. -Kameraman arkadaşın nerede? -Saçmalama. Buraya yalnızca kendi mesleğimin onurunu kurtarmaya geldim ama galiba haklısın. Havanın gittikçe soğumasına rağmen, benim yüzüm yine kızarmıştı. Çocukluğumdan beri hep böyle olur, en istemediğim zamanlarda kızarıklık düşer yüzüme. -Biraz yürüyelim mi? Hadi ama, özür dilerim. Sizin mesleğinize karşı bir ön yargı var bizde. Hadi kalk. -Arabamdan bir şey alıp geliceğim. -Tamam. Ne olduğunu anlayamadım, birden arabayı çalıştırdı ve gitti. Sanırım çok üzüldü. Ben de fena olmuştum. Gecenin bir yarısında karşıma çıkıp düşüncelerimi alt üst eden bu kadın bana, onu düşünebilmem için ne bir isim, ne de onu yeniden görebilmem için bir adres bırakmıştı. Daha fazla kalamadım orada, istemeyerek de olsa eve geri döndüm Salacak'ı yalnızlığına bırakarak. Ertesi sabah uyandığımda hala onu düşünüyordum; kimdi, niye aniden gitti... Çıkıp bir gazete ve iki pohaça aldım. Gazeteyi karışrırırken gördüğüm yazı bir harikaydı: "Çapkın Yazarın Yeni Aşkı".
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adil Gündüz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |