Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Birileri çıkar “iyilik” kavramı altında bir insanı mahçup eder diğerleri izler ve fikirlerinin yönetilmesine izin verirler. Eski çağlardan beridir insanlar birisine yardım edince bunu “insanlık” kavramı ile kalıplaştırdı. Ancak toplumumuz öyle yönetilmeye muhtaç ki bu kelimenin artık şekil değiştirdiğini bilmemekte. Ben size yeni şeklini açıklayayım: İlk kural, insanların yüzüne arsızca kötü yanlış fark etmeksizin her davranışını utanmadan anlatmak. Evet belki diyebilirsiniz böyle bir davranışın ayıp olduğunu ancak günümüzde bunu şakalarımıza konuk eder karşı tarafa sunuyoruz. Kural iki, toplumda türeyen bir çok düşüncenin etkisinde kalarak bir kağıt parçasının değeri altında kalarak onu yüceltmek. Örnekleri görmek için bihaber açmamız veya pazara gitmemiz yetiyor. Kural üç, canlılara zarar vermek. Ah ama yok bunlar bir anlık sinir ile yapılıyor başlığı adı altında binlerce hayvan, bitki ve hayvan aramızdan ayrıldı. Kural dört, saygısız olacaksın. Öyle ağzına ilk ne gelirse söyle aklının karışmasına izin verme aman karışırsa maazallah iyi insan olursun. Saygı kavramı öylece yazılara ve iki çift absürt tartışmaların arasına koyulabilecek bir kavram değildir. Kural beş, bol bol dinlemeden ve okumadan katı düşüncelere sahip olup yargılamak. İnanın bana teknolojinin gelişmesinde bile bilim insanlarının kendi düşüncelerini güncellemesi yatar. Yargılamak kolaydır hele ki dinlemeden konuşmak insanlığın olmazsa olmaz tadıdır. Kimse biz ne zaman buraya evrildik diye düşünmez. Fakat ben çaresini buldum. Şimdi zihinlerinizde bir alan yaratın ve bu büyük bir şehirde kalabalık bir cadde olsun. Sağ tarafınızda bir hayvana utanmadan zarar verebilen biri. Hemen arkasında kendi varlığının üstün olduğunu düşünen bir erkeğin insanlara terör estirmesi. Tabii bu sırada havada yıllardır süre gelen bir is kokusu. Evet tahminleriniz tuttu, hava kirliliği! Biraz öksürüp etrafa baktığınızda kaldırım yapabilmek için bir ağacı kesen bir ekip. Oysa o ağacın dili olsa ağlardı hemen oracıkta ancak tabii bu insanların yararına olurdu böylesine bir ağacı açık arttırmaya koylardı. Aaa ama o da ne? Az önce yanınızda bi dolandırma olayı gerçekleşti. Bir zücaciye dükkanında kasiyer malın ederinin yaklaşık yedi katına bir fincan seti sattı. Alan kişide muhtemelen misafirlerine gösteriş olsun iye o kadar parayı verdi. İnsan bu çağda kendinden çok başkalarının fikirleri için yaşar. Çareyi buldum demiştim ya işte böyle bir ortamda bir yıl yaşamak inanın bana o toplumda hala saf kalabilen insanları ayaklandırmaya itecektir. Kim olduğumuzu kaybedeli çok oldu ancak yolu tekrar bulmak bizim elimizde. Bu insanlık kavramını değiştirme yolunda inanın bana cebinizden iki kuruş vermek yerine kalbinizde ki o yeni çağın bulaşmış olduğu kiri atacaksınız. Peki yeterince erken müdahale edersek sizce de bu “insan olmak” kavramını değiştirebilir miyiz?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nehir Atıcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |