Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
çok zaman... Asfalt yollara yattığım günlerden gürültüsünü yitiren şehirlerin sessizliğinden çalmıştım sevdayı. Sarı sıcak bir öğlen miydi yoksa serin bir ikindi mi olmuştu vakit? Meydanlara düşmüştüm evet hatırlıyorum kederli gözlerimle sonsuzca bir sevinin resmini çiziyordum sulara. Her kesimden halkımın ''açız'' dediği zamanlarda ve devrimin kıyısından geçtiğimiz olağanüstü şartlar altında saçma sapan düşler büyüttüm ben. Yorgun kafe akşamlarına veda ederken cebimde silik sevda şiirleri bir kaç sevdiğim makale sokak lambasının titrek aydınlığında bulduğum tarihi geçmiş bir hakperest gazete düşerdim yollara. Nasırlı ellerimden kederli bir yaşam belirtisi yaşlı gözlerimden insanı ürperten herhangi bir paylaşım hikayesi görünürdü. Islık çalarak geçtiğim sokaklar hayalet suretinde peyda olurdu. Gece vardiyasına kalmış çöpçüler bedeni satılık fahişeler ve bir de ben olurdum o öksüz, loş karanlıklarda. Tarih bilinci olmayan bir memlekette yasadışı sözlerim vardı benim. İhtilallerin duldasında gölgelendim bir mayıs sabahı. Çıplak ayaklarımla işçi bayramlarında, savaş karşıtı eylemlerin tam ortasında koştum yıllarca. Anarşist yaftası yedim, sürgünlere çağrıldı adım. Vatanım için can feda ederken Vatan haini ilan edildim. Ne aşkta kazandım ne savaşta yitirdiğim koca bir hayattı benim. Salaş meyhanelerde kirli sakallı, koca göbekliler biralarını yudumlayıp proleterya'nın şerefine kadeh kaldırırken ve masalarda devrim naraları atarken ben; sadece kaybettiğim sevdaya ağlıyordum. Gönlüm hücrelere tıkılmış aşklarım onursuz düşmanlarımca pazarlanmıştı. Düş sattığım masum çocuklar peşime düştü geceler ve gündüzler boyu. Çok zaman önceydi çok zaman.... Bir bahar mevsiminde bulduğum aşk bir zemheri kış gününde avuçlarımdan kaymış Meydan şairlere ben meydanlara kalmıştım. Fotoromanı olmayacak sanal bir aşkın final tezinden sonra geriye sadece küllerim kaldı. geriye hiç bir şey kalmadı belki. Bir hayat bittikten sonra geriye ne kalmış çok ta önemli mi? Ne mücadeleye adanmış bir hayat ne de kuşların cıvıltıları küskün ömrüme inat tat vermiyor gönlüme. Hafızamda bulanık bir resimdir artık mutluluk kömür karası gözlerim kapanıyor yavaş yavaş. İstemem; vermeyin bana ne bir nasihat ne de bir nutuk. Çok zaman önceydi çok zaman... Bir sabah namazı alnım seccadeye düşerken gördüm ki vakit tamam olmuş ne dünyam mutlu ne ahiretim mesud olmuş. Her hikâye güzel bir son taşımaz koynunda ama sen yine de umudu diri tut sevgili bakarsın sevda takıp güneşi koluna kış ortasında umulmaz bir yaz la gelir; ayrılığa alışkın bizlerin karanlık öyküsü bürünüp mavilere herhangi bir mevsim göğsünde taşıdığı beyazla gelir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ekrem Salih Bilgin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |