BÜYÜK SUSKUNLUK

Ünlemi kahrolmuş şaşkınlıklar,
Suskunluklar,
Çarşı fikri bir ince yıkımdır,
Küçülen bir semtin aldığı nefeste,
Tembel bir diyafram,
Bir lalenin boynunda asılı durur.
Yıkım dur durak bilmez,
Şair sabah kalkıp işe gider
Bir ev onunla beraber işe gider.

Eşyalar çok kullanılmış bir dizedir.
Adam akıllı ve kadın akıllı susmak,
Karşılığında duvar yazıları ikiye bölünür.
Bükümlü durmanın ağrısı dile kolay,
Sonsuz bir gitmede ayaklar gül gibi kokar,
Bülbül uçuşlu bir kuş şarkısını suda boğar.
Elbette bir nehre yakın olmalı duruşlar.
Belki de bir nehre uzak olmalı,
Bir şehrin bilinçaltı rögarları.

Aranılan zihinler, kafalarını terk falan etmiş,
Bahçelerde yağmur suları biçmiş,
Çatı oluklarında silindirik ritimler
Kan olmuş, pıhtılaşmış kulaklarda,
Açısız dirseklerde platin hüzünler tıkanmış.
Susuyor ve geri sarıyor anne denildiği vakit,
Portakallar ikiye bölünüyor anne denildiği vakit.

Bir şair sabah kalkıp işe gider,
Annesi de onunla beraber işe gider.
Gürültü ağızlarda gargara olup,
Sevda taklidine durur, sevda vurur.
Yığılıp kalır bir kulağın dibinde,
Büyük suskunluk bitmez.

06.10.2020