"Vazgeçilir gibi değil bu med-cezirler..."
Tutku mu daha tehlikelidir acaba aşk mı?kaçmak mı daha uzun sürer kovalamak mı?İnsan aşık olmaktan mı korkar bu kadar yoksa tutkuyla bağlanmaktan mı?İiçine bir kez aktı mı zehir kurtulamazsın, ne ilacı vardır ne panzehiri...Ne istediğinizi bile bilmeden çırpınır durusunuz.İşte bu tutkudur ve aşktan çok daha kuvvetlidir.Aşık değilsinizdir ona ve bundan eminsinizdir ama ne siz ondan vazgeçebilirsiniz ne o sizden..lakin en vazgeçilmez olanı arzulardır.Öyle bir sarar ki sizi bir an gelip de onun ağzından sizi sevdiğini duymak, sizi özlediğini yada size ihtiyacı olduğunu duymak için,onunla berbaer olabileceğiniz 10 saniyecik için bile her şeyden vazgeçmeye razısınızdır.Ama sonra kızarsınız ona sizi her şeyden vazgeçirdiği için...Bİlirsiniz ki ipler onun elindedir(ki o da iplerin sizin elinizde olduğunu düşünür çoğu zaman) ve o ne isterse onu yapmaya razısınızdır.Gururunuzu yok eden, size bütün kurallarınızı çiğneten aşk değil o tutkudur!öldürmez süründürür dedikleri cinsten bir tutku.Ne isterse yaparsınız bir dediğini ikletmeden hatta bırakın yolda yürürken başkalarına bakması.hayatında başka birilerinin olması bile sizin için küçük bir detaydır.Bütün ilişkilerinizde yönetmeyi seven kararlı siz, siz değilsinizdir artık!Yönetilmeyi seve seve kabul etmiş,ona boyun eğmişsinizdir.Halinizden mutluymuş gibi görünmeye çalışmazsınız hayatta ilk defa,çünkü halinizden gerçekten mutlusunuzdur.Hüzünlü bir şarkı edasıyla gözlerinizi onun gözlerine dikmezsiniz, gözlerinin içinde sizi düşündüğünü ifade eden en ufak bir ışıltıyı görmek bile sizi mutluluktan çılgına çevirir.Kurtulmak isteseniz de başaramazsınız...zaten kurtulmayı düşünmezsiniz bile...Sonunda zehir bütün vücudunuza yayılır.Tamamen etkisi altına girmişken bir yandna da bir şeyler beyninizi kemirir durur.Artık yaptılarınızın farkına varırsınız(ah ne acı bir andır bu).Ya kalbinizi ya beyninizi seçmek zorundasınızıdır.Kalbinizi seçip daha fazla esiri lursunuz onunyada beyninizi seçer onsuzluğun pençesinde çırpınır durursunuz.Onu tanıdığınız güne lanet edersiniz ama bir işe yaramaz.Çıkışı olmayan bir labirentte kaybolmayı göze almışsınızdır bir kere ve tek çare kalbinizi ve hafızanızı söküp atmaktır.Ölümü bekleyen yaşama ihtimali sıfır olduğu halde umud eden hastalar gibi ondan vazgeçmeyi beklersiniz.Nafile çırpınışlar ömrünüzü esir alır.Başkalarını sevip,aşık olursunuz belki ama bir yarınız hala ondadır....