Sevmek bir başkasının yaşamını yaşamaktır. -Balzac |
|
||||||||||
|
+-*/ Belli ki kafan basmamış matamatiğe... Gerçi beyin sabunla yıkanmaz ve her tahtada tek şah ve tek vezir olur, gerisi olsa olsa piyon hatta uşak olur... Ülke elden gidiyor, hamamda karılarla erkekler beraber yıkanacak “mış”... Az kaldı devrime, ağalığa, zerduşluğa son... “Biz arap uşağı değiliz” Pamuk prenses ve yedi harimeler; “yeme kızım o kızıl elmayı” olmasaydı sonumuz böyle... Her derste bi hoca sorardı; “demirelimi tutuyorsunuz ecevitimi” kimdi”y” ki onlar... (mi leri bilerek ayırmadım) Artı, eksi, çarpma ve bölme beraber Türkiye... Gaye vatandı şimdi anlıyorum. Çocukluğumun içine işeyen bu adamların derdi de, vatandı... Hödükler! Önce ortaokullarla liseleri ayırdınız, bahçemize duvar ördünüz (Çapa ortaokulu ve Şehremini Lisesi) sevgilim ardında kaldı, duvarın... Evet bodurdum, kız uzun benden. Kantinimiz birdi hiç olmazsa. Aynı sıraya girer ve özenle arkasında olmayı seçerdim, hiç fark edilmedim ama ben onun farkındaydım. Her okul çıkışı onu mahallesine kadar takip ettim lakin bir kere bile dönüpte bakmadı arkasına. Zaten benim de işim vardı; yağ kuyruğu, tüp kuyruğu ben de onu bıraktım. Jetonların delinip iple salındığı zamanlar... (misina daha sağlam) Bizim için telefonun icadı. Ahmet Bey’in doğuşu. Kaç kere sorduk Ahmet Efendiyi de yok dediler... Ahmet Efendi arayıp sorunca beni arayan oldu mu, yediğimiz küferler hala siyah nokta yüzümde. Solcu, sağcı abilerimiz oldu, aynı mahallede. Bütün simitçilerin, ayakkabı boyacılarının hatta pamuk şeker satıcalarının polis olduğuna dair duyumlarımız. Çitlenbik topladık. Kısaydı boyum; o kızı bir daha görmedim. Sevgililerine mezarlıktan gül çalarken arkadaşlarım ben kertenkelelerin mermer üzerinde kuyruğunu bırakıp gitmelerini ve bir parçasının canını çıkana kadar ölüşünü izledim... Daha demin tuzak sorularla; Yavuz Bingöl ve Mustafa Keser’ in köşeye sıkıştırılma sahnesini izledim, Haeber Türk sahnesinde. Bilin bakalım modoritör kimdi; (bir bilmecem var çocuklar) tabi ki Fatih Altaylı... Densizin gömleğinin rengi sual olmaz da bu meşrebi dışkı olanın ağzına aldığı soru cümlelerinin vazgeçilemez cevabını kendine yonttuğu da kaçınılmaz. Türk ve Türkiye düşmanı bu leş kargası kırk tas su ile yıkansa da fahişe olarak kalacak, nezlimde. Sormadan geçemeyeceğim kimin faresisin. Peynirini kim verdi de bu dönmedolaptan kurtulamıyorsun...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bay Nida, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |