"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
kenarından oturulmuş Kendimi ve orada duran her şeyi bir teyel gibi tutuyorum -hani bir elbisenin ilk şekli- orda bi' şey beni didikleyip bi alfabe sızdırıyor benden ellerimi sebeplerle doldurup açıklıyorum yüzüm -sırayla- onun yüzüne gelince bir istihbarat gibi bir sıcaklık..sesim yok ama harfler beni har'kulade çiziyor kendiliğinden konuşuyorlar beni.. (yüzüne bakıyorum) yüzünün yüzüme koyulması benim için çelikten bir soru işareti artık... bu hikayenin konusu: belli olmayan bir a d a m.. belli olmayan bir a d a m'a ne dersiniz? ben "sıfır" demiştim. insanların yumuşak tellerinden konuşuyordu, muhtemelen de içeride sessizdi ve eğilip bükülüyordu.. Ama "yumuşak teller" in nedeni bu değildi tam olarak.. onun bir camı vardı mesela, gidip kapatıyorlardı birbirlerini değiyorlardı birbirlerine..belliydi bir yerlerden bir "iç savaş" verdiği... bi' gün merdivenlerden çıkıyorum, kendime bi işim olduğunu söylüyorum.. O'nun olduğu yerde görünüyorum, herkes orda durmuş en ayıp yerime bakıyor: bahaneme.. kapıda çok dikilemem bi' bakıp çıkıyorum o adamdan, başka bi' yerden çıkıyormuşum gibi... tam 2 kez mer'abalaşıyoruz, ama iki değil sonsuza kadar sürüyor.. iyi bir su bizi içine çekiyor, ondaki bi' şiire doyuyorum bana hep özenli ağzıyla geliyordu sigarayı tutarken bile sesini duyuyordum, farkındalığımızı duyuyordum.. sesini bir örtü gibi örtüyordum.. içimin bi' şekli oluyo'du.. bi'gün gitti.. üstümde araba sesleri, orda beni özlüyordur-du.. odaları dolaştım-dı aynada bıraktığı kibiri.. ağlayıp kızdıklarını dolaştım-dı etime dolaşıp tırnaklarımı kemirmişliğim, merdivenleri özleyişlerim, biz'i özlemek anlamına geliyordu -du onu ne güzel seviyordum, sözleri bana yerleşiyordu onu çok güzel seviyordum sesi her yere benimle gelip kendini sevdiriyordu sesi bi parçam.. ağzımın kenarını yavaş sildim, öptüm onu bir ağızdan seslerle.. ziller ve fizik, yine bütünü bozdu.. -bozuyordu olanlar, yarımları daha açılmadık kutulardan- kutular sestir onunla yakın durduk seslere çatılar durdu, güvercinler durdu biz duyduk bir doku uyuşmazlığı, bi' sıkı yönetim camdaki buğudan - mesela- su bardak ağzında sesiyle buruşmuş ağaç bi' küçülmeler ve daha bi' sürü anlatılmaz şey oldu aramızda.. her şeyi göze aldık bi' akşam hüzünlü, boşlukluydu... bir buçuk gün sadece şarap içtim, üzüm yedim.. virgülsüz ve çok ağlamalı bir gece.. düşünsene üzüm görüp ağlıyo'sun artık bi' derdim var durup durup garip bi' resme beni didikleyen ve orada tutan, oradaki her şeyi bi'arada tutan bi ip gibi uç (maldororun şarkılarını dinlerken -sevişmedenönceoturupağlamakiçinellerimidoldurmak- (İsidore Ducasse) durup durup geriye giden bi'resim) baktığım her yere onu çizdiğim o gece işte nasılsa bir korkudan çoğalarak parmaklarım bir düşünceyi sürerken kendime bi'bulut yaparken /gittik imgeler hayatın sınırlarından devşirilir hiç olmamışı oldurur ve şeyleştirir.. 16.53 boşluk, haziran şarkı önerisi: Alastair Galbraith - Cemetary Raga
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevil Arık TOK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |