Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
27 Mart 2012 04:09 DÉJÀ VU Alice mutfağa girdiğinde, iki elim tezgahın üzerinde, başım önüme eğik birşekilde duruyordum, zor bir iş ardından nefes alır gibi... Beni görünce "Neredeydin?" dedi. "Bizim aleti saklamaya gitmiştim." diye cevapladım. Ve ardından anlatmaya başladım; "Evin önüne gittim. Bu sabah elimde gördüğün notu zarfa koymuştum, o da yanımdaydı". Bir fincan kahve hazırlamak için ısıtıcıya su koydum. Alice benim hareketlerimi izlerken konuşmamın devamını getirmemi bekliyordu. "İçeri girip girmemekte biraz tereddüt ettim" dedim, "Ama bunda kararlıydım. Etrafa bakındım sanki yabancı bir evmiş gibi.. Aslında gerçekten bizim evimizdi". Komik değildi, buna rağmen güldük ikimiz de. "Kapıdan usulca içeri girdim ses çıkarmadan. Annem mutfakta birşeylerle uğraşıyordu, hazır çocuk öğle uykusundayken ve ortalıkta dolanmıyorken yemeği hazırlama derdindeydi sanırım", bu arada kahve fincanını alırken "sen de ister misin?" diye sordum. Alice konuşmayı sürdürmemi ve sadede gelmemi beklerken başını hayır anlamında salladı. "Herneyse, odaya geçtim. Çocuk içerde uyuyordu. Senin dediğin gibi yatağına yaklaşıp zarfı kenarına yerleştirecektim ki, birden gerçekler şimşek gibi çaktı gözlerimin önünde". Amerikan tarzı mutfakta tabureye oturdum. Elim sigara paketine uzandı. Heyecanla "Ee, şimşek gibi çakan neydi?" diye sordu. "Önemli olan çocuğun bu notu okuma-yazmayı söktüğünde görmesi gerek değil mi?" dedim, cevap beklemeden devam ettim "Ondan önce başkası tarafından bulunursa yaptığımızın hiç bir anlamı kalmaz". Gözlerim ısınan suyun yükselen sesine, ısıtıcıya doğru yöneldi. "Ben de, çocuğun bir gün içini kurcalayacağına emin olduğum oynayacağını elime aldım ve içine koydum zarfı". "Hangi oyuncaktı?" dedi Alice merakla. "Ben eskiden o arabayla oynardım, onu 'geleceğe dönüş' fimindeki araba (delorean) gibi düşünür, öyle oynardım. O da oynayacak" dedim. Ortaya çıkan ironi Alice'in de düşüncelere, gözlerinin ısıtıcının artan sesine dalmasını sağlamıştı."Şu işe bak..." dedi, gözleri dalmıştı, "Peki nolacak şimdi?". Bir süre ben de düşüncelere dalmıştım, çünkü sonuçta elimizdeki tek şey teorilerdi, kesin hiç bir şey yoktu. Hayatımda değişen bir şey de... Alice'in denemesinde de başarılı olup olmadığımızı bilmiyorduk. "Bir süre gizlice -hırsız misali- evi gezdim, anıları gözümde canlandırdım, sonuçta uzun zamandan sonra bi yabancı gözüyle evimzi görmek ilginç gelmişti. Annem farketmeden de kapıdan çıkıp uzaklaştım". O sırada su kaynamaya başlarken kenara koyduğum fincana kavanozdan kaşıkla kahve attım fincana, üzerine de suyu koydum. Kalktığım tabureye tekrar oturdum ve masadaki paketten bir sigara çıkardım. "Notta ne yazdığımı okumuş muydun?" diye sordum. "Hayır, fakat eminim iyi birşeyler yazmışsındır" dedi, "Bu girişimlerin bir faydası olduğunu düşünüyor musun?" Sigarayı yaktım ve bir fırt çektim... Dumanı dışarı üflerken, notun kopyasını uzattım Alice'e. Verdiğim gibi okumaya başladı: "Çocuk, bu tip oyunları sevdiğini bilirim. Bir yere not bırakmayı, unutacak kadar bir süre geçtikten sonra o notu tekrar bulup okuduğunda, 'anı' bulmuşluğun duygusunu, yazış şeklinin ve elyazının zamanla nasıl değiştiğini gözlemlemeyi ve bunu uzun zaman aralıklarla yaptığında kendini mutlu hissedeceğini çok iyi biliyorum. Sorun şu ki, bu not kendi yazdıklarından biraz farklı... Geçmişin geçmişte kaldığı gerçeğini bu yaşında farkında olduğunu biliyorum, bunu dert etme. Okulda notların kötü olacak, başka etkenlerin sonucu olarak... Yılma. Elinden gelenin en iyisini yap. Bunu da zamanla yapmayı öğreneceksin. Sabret. Diğer çocukların sahip olduğu şeylere, hatta daha iyilerine sahip olacağın zamanın da gelecek, Bekle. Seçilmeyeceksin, dert etme. Seçilmiş olduğunu anlayacaksın, bir özelliğin olmadığını düşünmeye başlayacaksın, Özelsin. Bunu kimsenin farkında olması gerekmez. Aşağılanacaksın, gülüneceksin hatta günlerce aylarca dalga geçileceksin. Takma. Çünkü sonunda sen gülüyorsun, dalga geçilecek yaratıkların onlar olduğunu anladıktan sonra... Aldatacaksın,Aldatma. Yap, çünkü bunu tecrübe etmelisin! Ama sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksın. İki yüzlülerle karşılaşacaksın, onlara benzeme. Yaptıkların yanlış anlaşılacak, açıklamaktan çekinme. Çünkü çok değerli arkadaşları bu şekilde elde edeceksin. Sıkıntı çekeceksin, bazen tüm gün aç kaldığın olacak, merak etme. doyacağın günler uzak olsa da bir gün gelecek. Uzun zamandır istediğin şeylere sahip olmaya başladıkça isyan edeceksin, iisyan etme. Elde ettiğine şükretmeyi bil. Terkedileceksin, hatta ne kadar çok sevgi versen de çoğu kez nedensizce, anlamsızca istenmeyeceksin, üzülme. Geçireceğin en zor zamanların, aldatıldığını ve sevdiğin gibi sevilmediğini öğrendiğinde olacak, unut. Hiç birini aklında tutmana gerek yok. Çünkü dertler yapışkan kağıt gibi yapışır, sökersin ama izi kalır. Bencillikler, iki yüzlülükler, ayak kaydırma oyunları, ve daha birçok olumsuz duygu yumakları çevreni saracak, korkma. Onlarla mücadele et, doğru bildiğin yoldan çıkarmaya çalışacaklar, onu koru. Yanlışı gösterecekler, bakma. Kendileri gibi yapmanı bekleyecekler, aldırma. Görmezden gel. Sen sen ol, başkası olma. Ve 'sen' oldukça, kendin oldukça kıskanılacaksın, böbürlenme. Bu, sen anlattıkça gerçekleri görmemelerine neden olacak, hiç çekinme. Anlat. Aynı şeyleri üst üste söylemek zorunda kalacaksın, yorulma. Bence sadece iki kez anlat. Olmak istediğin, olman gerektğini düşündüğün yerlerde ve insanlarla olmadığını düşüneceksin, kendine darılma. Bir gün oralarda, o insanlarla olacaksın, geç olacağını düşünme. Gül, mutlu ol, kendini sev, bilincinden asla uzaklaşma ve yaşadıkça duygu ve mantık ilişkin güçlenecek, içgüdülerine güven. Çünkü onlar hep doğruyu seçmeni sağlayacak. Dürüst ol demiyorum, çünkü bunun en önemli şey olduğunu zamanla göreceksin, biliyorum. Eğer gülmezsen, mutlu olmazsan, ve bencilliğe yenik düşersen... Ben olacaksın. Ben olma! Sen daha iyi ol, beni sevindir. Çünkü bildiğin gibi zaman geçer ve sadece bir kez yaşarız. Anıların mutlu kalsın. Sevgiler, Denis 17.05.2014" Alice okumayı bitirdiğinde "İşe yarayacak mı dersin?" dedi. "Ben olmasam da onun daha mutlu olacağını düşünüyorum" dedim, "Çünkü karşılacağım zorluklar bana anlatılmış olsaydı, daha güçlü bir şekilde hazırlanırdım hayatıma diye düşünüyorum". Sigara sona gelmişti, söndürmek için kül tablasına uzandım. "Odadan çıkmadan önce, geri dönüp yatakta uyuyan o ufak çocuğa baktım ve alnından okşadım" dedim Alice'e, "O an yaşadığm de ja vu idi. Çünkü o gözlerini oynattığını gördüğümde odadan aceleyle çıkarken, eskiden o yaşımda yatakta yarı uyku uyanıklık arasında başımı okşayan birinin hızla dışarı çıktığını hatırlamıştım." Ve sigarayı söndürdüm, içimde huzur vardı... Son. Denis E. Halada Not: Gerçek olaylardan esinlenilmiştir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Denis Emre HALADA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |