Ölümden sonra yeni birşeylerin olduğu konusunda umutluyum. -Platon |
|
||||||||||
|
Sen uyandığında ben artık susmuş olacağım Sesim de değişecek seni anlatırken Kimse dokunmasın sana uykularında Sen yolcuyken uzaklara ellerini seyrettim Gözlerinde yorgun işçiler dönerken evine Sen uyandığında hiç kimse kaçmayacak senden Tüm kelimelerinin anlamı sessizlik Dolanıp durduğum bu deryaların yolcusu Yalnızlığında çocukların ağlar Evlerde sonsuz karanlıklara kapanır kapılar Sen uyandığında bahçede güller açacak Uykunda kokladığın nikotinli düşler Saçların düşer uçurumlardan Bir isim bulmalı senin için sabahlara takılan Uzak durmalı senden kaçan rüzgar Sen uyandığında her şey başlayacak Elin yüzümde gülümsediğim kara uyku Dolup boşalıyor kör kuyular Her nefesinde sessizliğim bozulurken Bana anlatılan rüya kimindi Sen uyandığında kim vardı? AYNADA KUŞ YUVASI bir aynada gördüm kendimi bir kuş yuvasında uzağıma yağmur yağıyor yüzüme yüzümde bir ayna kuşların yuvasında uykudayım bilmiyorum kuşlar daha mutlu mu yaşar el sallıyorum nisana yoksa gene mi görüşeceğiz bunca ölümden sonra kaç kez bölüştük çocukların mirasını gene yaşayacakmış gibi yapıyorum kendi adımı yazarak akmayan sularda güller sana benzemese sen gül olurdun ben gözlerindeki bu kürdü sevmezdim kuş yuvasında yüzüme ayna tut bir aynada gördüm kendimi uyuyordum kuş yuvasında gökyüzü vardı uzakta bir yağmur bir yağmur bir ben yağıyorum ankara’ya bir gün öğreneceksin mutlu kuşlarla ölüyorum yüzümde ayna İKİNDİ ÖLÜMÜ Gidildikten sonra hiçbir şeye dokunulmaz Zaman sokakları süpürür Varlıkta ve yoklukta hiçlik vardır Bayatlamış su geçer mi kurumuş çiçeklerin boğazından Sarı renge bürünen saatlerde Belediye anonslarında biri ölür Ardında küskün bir şehrin intizarı Yaşlanmadan ihanete uğrayan bir kadındır Ak kağıt üstünde imzam DENİZE DOĞRU Yasa dışı bir aşk gibi yaşarsın Bu vakitlerde unutulmuş öpüşmeleri Denizi özlersin Ve gözlerini Tenha bir dalga vurur ayaklarına Kum basar yosunlu yüreğini Oltu taşı gibi Avucunda gözyaşları Bilemezsin Kederli sularda Kaç vapura binmiştir Martı suskunluğu İhanet yaylım ateş gibi Tetiği çekseler Serçe vurulur Kuru dallarda Öfkeli ve Dumanlı sevdalar Çınlıyor topraktan Avucun kuru bir hüzünle kaplı Telaşlı insanlardır Koşuşan denize doğru Çünkü yorgunluk vurmuştur Artık taşlı yolları ŞAŞKIN UNUTKANLIK Şaşkın ve şaşılası bir düş mutlusun dereler ve deryalar servis arabaları sisler ve dumanlar arasında işçileri taşıyor fabrikalara sisler ve dumanlar arasında ben ve şiir fabrikanın arka bahçesinde bir güle benziyoruz ve son kağıdımla bir yarayı kurutuyorum Şaşkın ve şaşılası bir düş hüzünlüsün yamaçlardan yağmurlardan sütbeyaz güller akıyor saçlarım kısa hala benim şiirin mahkumiyetinde bir ip kopuyor durup dururken çevirdikçe radyo dalgalarını dresten istasyonunda anlamsız ses prag istasyonunda sokakta kalmış bir kadının çığlığına benzer bir şarkı moskova sokakları bomboş berlin de ihanet çığlıkları okyanuslar dalgalanıyor karardıkça gece sesler iç içe kimi barış diyor kimi silahsızlanma kimi benim düğümlenmiş dilinde aşk haykırıyor sabah haberleri okunacak mikrofon kurumuş sahrada Şaşkın ve şaşılası bir düş ellerimde saçların dağınık güvercinler havalanıyor kaldırımlardan seni sevdimse bu kansız bir aşk kanun hükmünde hüzünlerden Şaşkın ve şaşılası bir düş ağlıyorsun sanki son parçanı koparıyor fırtına ansiklopedilerin son harfinde zamansız duygulanımlardan bir aşk maddesi deviriyor tüm harfleri jiletin sözcük olduğu bir kitap yazdım sabaha kadar bir ateş böceği gibi ışıldayan sigaran yanılttı beni çarptın kayalıklara beni tanımadan kadehin isyancı baş kaldırıyor “Şerefeee” ne burjuva romantizmi ne partizan sanat bütün aşk kelimeleri sokak ortalarında unutuldu Şaşkın ve şaşılası bir düş hâlâ yaşıyorsun buralarda Gece çarpıyor beni Karanlıkta bir deli gibi gölgelere çarpıyorum İsminden kaçıp sözlüklere sığınıyorum Denizlerden kim çeker tuzlu hüznümü Yangınlardan karardım Çeşmelere sığınıp yorgunluk içiyorum Gece çarpıyor beni Yabancıyım evinde Elimde rüzgar sana tutunuyorum Saygılı bir yağmur ateşin içine düşer Her mevsim kadınlar birbirine benzer Ellerimden bulutlar geçer Kaybetme beni kederli bir anısı olmalı mutlaka insanın hüznümüzü sokak fahişelerinin taşıdığı gecelerde zehirli sularda yüzünü yıkamış bir aslan uyandıracak bizi ben sesimin rüzgarıyla büyüttüm seni benim ölümcül aşkım sabahtır gün içinde gün parlarken bahçe kapısı ardına kadar şehre açık
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şaban demir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |