Yaşam başlangıcı olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yüreğimi kaybetmiş bir haldeyim, tek başınayım. Etrafı aydınlatan loş bir ışık ve çatısı damlayan odada, Dikiş makinesinin başında efkarımı dağıtmaya çalışıyorum. Başladım, bir makas, toplu iğneler ve kumaş parçalarıyla yalnızlığımı dikmeye. Yalnızlığım öyle büyük ki; kumaş yetecek mi bilmiyorum. Ama bitirmeliyim, bir son vermeliyim, farkındayım. Uçlarını birbirine bağlayarak bütün makaraları dizdim arka arkaya. Sensizliği bitirip, seninle başlamaya yetmesi gerekli. Makasla şekil vermeye başladım. Seni gördüğüm ilk an,” bu hayat seninle devam etmeli “diye düşündüğüm gibi, Parçaları üst üste koyup aldım elime iğnemi ve teyelleyerek birleştirmeye başladım bizi. Hava buz gibi, aldırmıyorum… Büyük bir itinayla emek vermiştim ya bu sevdaya; işte bizi birleştirirken de gözümü kırpmadan yanlış yapmamak uğruna son düğümü de atıyorum. Sanki hiç çözülmeyecekmiş gibi.. Şimdi prova zamanı. Yok be sevgili,geniş oldu(!) Bir zamanlar bana “sevgin yetmiyor” dediğin gibi bir beden büyük oldu. Olmadı, beceremedim yine… Bizi birleştirmeyi beceremedim sevgili. Sil baştan yapmam gerek. Tıpkı bu ilişkiyi devam ettirmeye çalışırken suçu bende bulduğun, kendime çekidüzen vermem gerektiğini söylemen gibi yeniden başlamam gerek. Sanırım artık makinenin başına oturmalıyım. Söktüm bütün teyelleri olanca hırsımla. Karadüzen aldım biçtiğim tüm parçaları elime. İğnenin kumaşa her batıp çıktığını izlerken gözlerim, yüreğime batan sözlerin çınladı kulaklarımda. Aldırmadan, gözyaşlarımı umursamadan devam ettim, senin beni umursamadığın gibi. İlk makara bitti bile. İkincisi, üçüncüsü, beşincisi,onuncusu…. İpler bitti sevgili!! Bir sen bitmedin, bir seni bitiremedim kendimde, söküp atamadım yüreğimden. Bizi birleştirmeye çalışırken makinede dikişlerini sağlamlaştırıp sökemediğim parçalar gibi… Bak, şimdi şekli şemali belli olmayan, başının ve sonunun nerde olduğunu bilemediğim ilişkimiz gibi birleştirip bitirdim kumaşları. Bu tam sana göre oldu, sadece sana yakıştı.. En son ne zaman yemek yedim, ne zaman içimi ısıtmak için çay içtim, son sigaramı ne zaman yaktım hatırlamıyorum. Göz kapaklarımın ağırlaştığını hissetsem de yenilmemeye çalışıyorum uykuya. Sevgimi ölçmek için mezura arıyorum, bulamıyorum. Daha sonu olmayan bir aşkölçer icat edilmedi ki… Toplu iğneler, iplik makaraları, kumaşlar, makas, mezura… Her ne kadar ne olduğu belli olmayan bir şeyleri birleştirip dikmeye çalıştıysam da onca malzemeyle, beceremediysem de; senin gibi buruşturup çöpe atmadım,vazgeçmedim, üzerine çizgi çekmedim yaşadığımız güzel günlerin. Uykuya yenildim, kapattım artık gözlerimi, yüreğimi sana kapattığım gibi. Hoşça kal olmayan, olamayan sevgili Hoşçakal….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © olca kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |