Özgürlük sevdası insanın başkalarına duyduğu sevgidir; güç sevdası insanın kendine duyduğu sevgidir. -Hazlitt |
|
||||||||||
|
-Lan oğlum saf olma memlekette sen hiç 7-8 ay sonra yapılması düşünülen tatil planının gerçekleştiğini duydun mu ? en azından yakın çevrende. Hep bişey çıkar birde evli barklı adamlar bunlar emin ol eşleri "tabi tabi gezin dolaşın bekar olun" diyeceklerdir hahahaha -Bi sus ya adamlar ne güzel düşünmüşler işte kursuna bile gidiyorlar yapmaz benim dostlarım öyle şeyler -Oğlum hakkaten safsın sen ya bu biraderlerin iyi niyetinden zerre kadar kuşkum yok benim ama biraz düşün kültürel bir şey bu, uzun vadeli plan yok bizde hep yumurta kapı denklemi, sonrada inşallah falan demeler derken "abi o tarihte toplantım var benim olmuyo sağlık olsun" cümleleri, yani bu adamların kişilikleriyle ilgili birşey değil bizim coğrafyamıza has bir şey vaziyet. Ben senin diğer yanınım sen "Cum" san bende "hur" um oğlum bide sen duygulu adamsın üzülüyorsun sonra bana yansıyor ya. Misal biliyorsun birşey olsa sana canına bir zeval gelse bu ikisi iki elleri kan revanda dahi olsa gelirler yanına o kadarda mert adamlardır yani soğutmasın dediklerim seni onlardan. -Doğru söylüyorsun ya ama bir susmadın iki hayali bok ettin. -Dost acı söyler ha bide şu saçları diyorum kestirsen ne o öyle zibidi gibi Bu diyolog sürüp gitti içimde. Evvelinde bir vakit güneyde bir yerlerde üç Avrupa'lı sırt çantalıyla beş gün seyahat etmiştim de bu seyahat için bu insanların iki yıl para biriktirip çok ciddi bir araştırma sonrası yola çıktıklarını görmüştüm. Kaliteli seyahatler için onlardan öğrendiklerimi düstur edinmiştim kendime fakat bir şeyi fark etmiştim. Yolda bir şeyler ters gittiğinde bu üç Avrupa'lı hemen bloke olup panikliyorlar hatta küçük çapta depresyonlara gark oluyorlardı. Oysa memlekette bizim bu durumda "aman beya kısmet değilmişti o" tümcesi tüm zorluğu bir anda onarıveriyor, mevzuya derin analizlerle yoruculuklardan ırak tutup koruyordu insanı. Yada ne biliyim mesela bir şeyi kırıp döksek yahut hafif bir kaza atlatsak "nazar çıktı beya olur öyle arada" deyip gülüp geçilebiliyordu. Tüm bunları düşünürken Baltık denizinde Stokholm'den Helsinki'ye giderken tanıştığım yeni evli Finli çifte güvertede nazar boncuğu hediye edişim, nazarın bizde ne anlama geldiğini yarım yamalak ingilizcemle anlatışım ve bu dünya iyisi çiftin boynuma sarılışları, gözlerinin doluşu rasyonel dünyalarında biraz mistisize dokunuşa olan ihtiyaçlarını görüşüm aklıma gelmişti. Tüm bu zenginliği düşünerek mutlu olmak ara ara iyidir. Anadolu'nun en batı taraflarında doğup büyümem şark kafamdan uzak olacağım anlamınada gelmez. Bakalım gemiyi maviliklere sürebilecek miyiz biraderlerimle? Ne diyelim "Kısmet, nazara gelmeyelim de". Cumhur Ç.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cumhur Çırnaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |