Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
- konuşmayacağım, balkona çıkmışım, güneş çıkmış, her şey dışına çıkmış, kusmuş, beni kim kustu, bir çılgınlık anı, babam işte, deli babam... sen bir pıhtıyken, bir pelte, ele avuca gelmez, peşinden gittim, çok vaktim vardır, başka bir şeyim yoktur zaten, yaprakları ezmekten korktuğunu söylemek isterdim ona yürüdüğünde, onun için öyle çekingen olmalı, öyle sinirli, çünkü her baba bir kere delirir demişti sonraları, dayanamaz, titrer, sıcak işte, bildiğin sıcak, balkondan görünce gittim peşinden, parka kadar, parkta oturdu, ağaçlara baktı ağaçlarına, ayakkabılarına - yaprakları, toprağı, ölüleri ezen ayakkabılarına... ne çok insan varmış - meğer onun gözünden bakınca, gözüne girince, sessizliğine, ölümüne.. ölerek... ölmüşüm gibi! - bir sigara içtim, o beni görmedi, bir çalının arksındayım, belki ağaçtı(m)... sırtını görüyorum, güneşte gömleği deliniyor sanki, kıpırdayan etli, lime lime sırtı, pembe, kırmızı, benek benek, yanına gitmişim, sonra söyledi, ben ağlarken... parmakları kıpır kıpırdı, demek sinirliydi, demek sıkan bir şeyler hep vardı, “ben” sıkıntıyım” demişti.. ikimiz hiç çıplak kal(a)madık, ama öyle gördüm ben onu, hiç o kadar pembe yaşatabilir mi başkası, karanlığında şefkat, karanlığında yalnızlık.. oturduk, sigaralar üst üste, konuşmadan, sessizlik, sizi balkondan görmeseydim yine severdim, diyormuş tedirginliğim, hep tedirginim, hep tereddütlü, neden korktum bu kadar zaman, bir ölümsü gibi (sanki ürkünce elde edebileceklerim vardı, sanki her durumda kazanabilirdim), - oturmuş izliyorduk katil ayakkabıları, her şeyi eziyorlar, parkı ezdiler, sigaraları, kedileri, gündüzü; akşam çöktü, yerden fışkırdı akşam, dört yandan, apansız fışkırdı... sonra rüzgar, üşüyor, ceketimi kondurdum omuzlarına, yürüyoruz, omuzlarında ceketim, omuzlarından kaydım düştüm kırıldım, belime saplandı akşam - çıldırdım, çıldırdım, yürürken, düşerken, varken, varızken, ölümsü yüzüme bakınca bir an, incecik öptü, bıçak gibi, kesti, dili ıslak, yumuşak.. yanıyor, kokuyor ağzı, menekşe kokuyor, ter kokuyor, nem, güneş, çimen, toprak kokuyor, sıvımsı.. deli deli, kıpır kıpır... ısırdı, ıslakça ısırdı, dudaklarım yarıldı, lime lime ısırdı, aktı dudaklarım, sarktı, kanım yapış yapış, terim, alnına akıyor alnımdan, pelte pelte birikiyor orada, o şüpheyle kıpırdanan buruşuğunda, alnının ortasında, - balkona çıktığımda, oradaydım, onu gördüm, sanki öldürmüşüm her şeyi, sus sus seni kusmuk seni... sonra gece oldu, karanlık oldu....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © okan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |