Alışmaya çalıştıkça alışamamak..izlerin yok olduğunu varsayarak yaşamaya çalışmak. Ağlamayı sevreken gülümsemelerle akıtmak gözyaşlarını. Her kahkada yitirmek aslında birazda ümitleri farketmeden. Kendinle iç kargaşa yaşayıp tekdüze olmaya inandırmak kendini. Sonlar, başlangıçlar .. aynılıklara gizlenmiş umutsuzluk kırıntılarından koca bir umutsuzluk yaratmak kendine.. anılarda bile kalmayan romantizmin varolduğuna inanmaya çalışmanın zorluğu..sahi ne zaman kayboldu duygusallık*?ne zaman zaaf oldu hissettiklerimiz? Ya da hissettiklerimizi saklama ne vakit oyun oldu bir savaş oyunu hemde iki kişi arasında kıyasıya oynanan. Oyunun her zaman kazananı vardır elbet ama bu oyun kuralsız. Kural varsayacağımız tek şey var belkideHİSSİZLEŞMEK..saklamak ne varsa kendne dair duygularını. Bir müziği duyarsın ya hani paylaşmak gelir onu en sevdiğinle ama yapamazsın. Neden mi? Çünkü kaybedersin o anda oyunu.çünkü duygusalsındır, basitsindir, sıkıcısındır, demodesindir..vs insana ait en masum halinlesindir. Oyunu kazanmak istiyorsan masumiyetini öldürmelisin.şah mat edebilirsen eğer belki ozaman elindeki kozla bırakabilirsin oyunu, tabi sende şah mat edilene kadar..oyunlarınızda iyi şanslar ey insanlık! Şah ve mat!