..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Destan > abdullah oral




2 Haziran 2012
Ankara Destanı.  
Ozan Vurguniyim Ezilir halklar

abdullah oral



:ACGB:

Evvel karanlığın beşiğindeyken
Şafağı Atamla ördün Ankara
Tarihin içinde beyaz bir sayfa
Özgürlükler için vardın Anakara.

Kaleden geçerken rüzgâr serinden
Ay gibi doğuyor tarih derinden
Kalbi taş olanlar oynar yerinden
Karanlıkta yanan nardın Ankara.

Zor güne umudun mührünü vurdun
Ulustan dünyaya elini verdin
Tüm dünya halkını kardeşçe sardın
Yayılır keçinle kurdun Ankara.

Mustafa kemaldi ağızın dilin
Cumhuriyet oldu ışığın yolun,
ltı ilken idi dalında gülün,
Kirliliğe yağan kardın Ankara.

Dikmen, sırtlarından yandı meşale
Halk tek yürek oldu verdi el ele
Mustafa Kemalle tükendi çile
Başkentle murada erdin Ankara.

Roma hamamında tarihin izi
Ankerdi ilk adın, çapadır yüzü
Yunanca anguri hıyardır özü
Nice kültürleri sardın Ankara.

Her şey vatan için diye haykırdık
Halklarla tek yürek, Egeye vardık
Cumhuriyet ile yaralar sardık
Anadolum için yardın Ankara

Papazın bağında sevdamdı üzüm
Demokrasilerde aranır çözüm
Dikmen sırtlarında arıyor gözüm
Mustafa kemali gördün Ankara.

Hayli çetin yıldız dağı yolları
Seymenlerin kalkar, aşkla kolları
Şifadır Ayaşın termal suları
Suğuksu parkında terdin Ankara.

Kızılayda akar gör insan seli
Kimi leyla, mecnun kimisi deli
Güven park başımda bir kavak yeli
Gönül eğlenecek yerdin Ankara.

Sevdalımdın aklım baştan aşırdın
Sevecen gönlüme ateş düşürdün
Çocuk düşlerimde seni yaşardım
Her daim düşüme girdin Ankara.

Aydost, yaylasından, çamlığa çıktım
Keklik pınarından çağlayıp aktım
Kuğulu parkında gönlümü yaktım
Anıt kabire yüz sürdün Ankara.

Kızılca hamamın şifamız olur
İnsanlar derdine dermanı bulur
Çubuk barajından sularım gelir
Gözlerimde ışık ferdin Ankara.

Yüreğim kuş gibi gönlüm kafeste
Özgürlük vuruldu her bir nefeste
Dünya tozpembe her şey aheste
İçimde tutuşan hardın Ankara.

Nisanda umuttur düşen her damla
Atakule de mest olmuşum, demle
Gayrı adın dilde yanar sitemle
Siyasilerinle yordun Ankara.

Mamakta canları sorguya çekip
Devrim ilkesini inkilap yapıp
Oniki eylülle umudu yıkıp
Kolumu kürekten kırdın Ankara.

Ne istedik sizden söyleyin paşam
Eşitlik özgürlük kardeşçe yaşam
Yarınlara uzak, kalmadı neşem
Bozulmuş tuz tadı çordun Ankara.

Umudum hız kesti yönler değişti
Kurt kuzu oynaştı çakal yerişti
Hak açlardan alıp, toka verişti
Emekçiyi hayli gerdin Ankara.

Marşandizden öte ekilir yonca
Orman çiftliğinde soluyor gonca
Gün günü aratıp duruyor anca
Neden defterimi dürdün Ankara.

Natoyolu, Ege, derdi bitmiyor
Ezen hayli güçlü gücüm yetmiyor
Seyran bağlarında, keklik ötmüyor
Bulunmuyor gayrı merdin Ankara.

Bankalarda esir halkın her ferdi
Kredi kartları bitmiyor derdi
Tefeci ülkemde her eve girdi
Yüreği ateşe verdin Ankara.

Çankaya, Kızılay, Cebeci Mamak,
Herkes çıkar için oluyor yamak
Öfkemizden ne diş kaldı ne damak
Hicap perdesinde, ardın Ankara.

Anıttepede çok hayaller kurdum
Kurtuluş parkında çiçeğe durdum
İş yasası diye budandım durdum
Emekçiye bakar kördün Ankara.

Gençlik parkında çay beylere demli
Emek yaralıdır gözlerim nemli
Sanayide yaşam gör ki elemli
İşçiyi ocağa sürdün Ankara.

Ne umutla geldim, Ankara sana
Aldın beni sürdün, yoza yabana
Beni tanıdın mı? Anlatsan bana
Her gün batımında mordun Ankara.

Emek söz olunca halklar yasaklı
Uçkura gelince şerefsiz haklı
Bir nokta içinde cahilin aklı
Bitmez cehaletin derdin Ankara.

Gayrı yaralara sürülmez merhem
Dört mevsim yaşıyor şu yoksul çehrem
Düzen beni bana saydı namahrem
Suyun abdest tutmaz kirdin Ankara

Utanç duvarına vurdum başımı
Yiğidim; haksızlık döker yaşımı
İçimde yangında zaman aşımı
Acımı katlayıp dürdün Ankara.

Şükrettikçe düştüm her daim dara
Bir gül gibi sürdüm yüreği nara
Pirsultanım gayrı, sarılmaz yara
Nasıl yandığımı gördün Ankara.

Mevsimler hazandır sanayilerde
Ostim de emeğin yüzü yerlerde
İnsan hakkı yok ki, varsa nerede
Her dönem işçiyi vurdun Ankara.

Ozan Vurguniyim Ezilir halklar
Emeği kemirir şu karnı toklar
Her gelen derdime bir daha ekler
Postumu meydana serdin Ankara…

İbni Haldunun şu güzel sözlerini örnek verecek olursak .Devlet büyüklerine yaranmak kaygısı tarihçiyi yanıltır bu kaygı kötüyü güzel gösterme çabasını doğurur. Tarihçinin işi, tarihi güzelleştirmek değil olduğu gibi anlatmaktır!......
Ozanın Görevi güzelleme yazmak değil, Tarihini olduğu gibi anlatmak. olduğu bilinciyle bu şiir kaleme alındı, mademki biz halkın gözü kulağıyız öyleyse her şeyi görmek zorundayız,
Hallacı mansur. nesimi. Şeyh bedrettin. pirsultan gibi!..
Yarına dair,Özlemlenin yerini kaygıların ve çaresizliğin aldığı bir zaman tünelinden geçerken, tuplumsal çöküşlerde hızla büyüme yaşanması gerçeklerin üzerini güzelliklerle örtmemizden kaynaklandığı için, bu gün İnsan emeğinin böylesine ayaklar altına alınması. ve ülkemizdeki tüm OSTİM gibi sanayılerde Yaşadığımız pencereden yansımaları, Ankara destanı olarak yansıtmaya çalışitım!..
Belki alışılanın dışında çok uzun bir şiir oldu bu yüzden Adını Ankara Destanı koydum. Kanayan her yaraya bir parça olsun dokunabilmek adına!................

Ankara Konulu Şiir yarışmasında 2 mansiyon Ödülü..
Abdullah Oral



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın destan kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ankara Destanı.

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Erdal Eren'e
Kazım Koyuncu / Çılgın Çocuk
Hayat Öyle Bir Yoldur Ki!
Eylül Zamanı
Aşık Daimiye _ Ustaya Saygı
Ben Sensizlikle Öldüm
Yüreğimin Yağmurlara Boynu Eğik
Bir Garip Sevda Destanı
Düşlerimdeki Saklı Sevdam
Eyvallah Der Geçerim


abdullah oral kimdir?

tomlumsal yozlaştırmaların karşısında hala sınıf bilincimle üreten emekçi kimliğimle ezilen sınıfımın şiirlerini yazmaya çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ruhi Su-hasan hüseyin -nazım hikmet ran- ahmet arif


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © abdullah oral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.