Sarı solgun yapraklarla dolu bir yolun bir adım gerisinde sona giden yolculuğumun eşiğindeyim...Su birikintilerine son bir kez bakıp atıyorum adımımı,bir kaosun içindeyim şimdi, derisi yüzülmüş yüzümü görüyorum birikintilerde,soğuk esen rüzgarın iğne tadındaki acısını hissediyorum kalemimde...Nasıl bir yol ki bu?dedin içinden,bu yolun adı bilindik aslında,aşkın ıslak kaldırımları,çivileri çıkmış ahşap evler,martılar,puslu gecelerin eğlencesi buğulu camlar,bitmek bilmeyen yol çizgileri ve sarı sokak lambaları, en önemlisi koca bir yürek, yaşamı pamuk ipliklerine bağlı...Daha önceleride tadar gibi oldum bu duyguları fakat bu kez çok büyük çok yüce bir aşk bu yolun adı.Karmaşık..Dokunuşu,gülüşü içimi tir tir titreten bir sevgiliyle çıkılmış sonsuz bir yol...Kendi kaderinden bakarsan yanlızlığın daniskası aslında.yanındaki sevgili uğruna verirsin savaşını ancak yanlız Tanrın ve sen varsın attığın her adımda.."Yanlızlığın beyaz perdesine hoş geldiniz.""Aşık Pinokyonun ormanda ki yanlızlığı"filmi bugün gösterimde... Böyle bir film afişi olsa özetlerdi herhalde bu yazdıklarımı.