Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Anadolu'nun köyleri, binlerce yıllık yaşam ustalığından medeniyete doğru intihar ediyor. Anadolu'nun vadileri, içindeki 'sırlarla' birlikte birer birer tarihten siliniyor...YUSUF YAVUZ Üniversite yıllarımda değerli bir hocam yazmayan bir millet olmamızdan şikâyet ederek ‘Eğer zamanında yaşanan olay kayıtlarını düzgün tutmuş olsaydık ermeni diasporası kendi bakış açısının dünya kamuoyuna, bir gerçek gibi dikte edemezdi.' demişti ve onların yaşanan olaylar hakkında birinci ağızdan yazılmış binlerce kitabına karşın bizim yüzü bulmayan kitabımızdan bahsetmişti. Bu yüzden tarihe bir yazıyla not düşmek istedim. Gelelim bu girişi neden seçtim. Günümüz kapitalizmine boyun eğen devlet anlayışı Anadolu insanın yaşama becerilerini elinden alarak bir anlamda onların hayat tutunmuş yaşamın okur-yazarlığını akılcı şekilde kanalize etme hesabı gütmeden sermaye lehinde budamaya devam ediyor. Bugün ilginç bir gerçek dikkatimi çekti. Mantar aramak için bir yakınımla beraber kırsal alana çıktık. Neredeyse her üç yüz ya da dört yüz metrede insanımızın eski yaşam izlerinin kanıtlarına tanık olurken, gümüz köylerinin eski evlerinde bir zamanların şen şakrak çocuk seslerini duyamaz olmanın hayıfı, bu günlerde her konuştuğum memleket insanın dilinde. Devletin yerleşim alanlarını belirli merkezlerde toplamaya çalışması ya da hizmet alanlarını daraltmaya çalışarak, maliyet tasarrufu beklentisi içine girmesi, hayata nasıl tutunacağı öğrenmiş Anadolu insanının köylerinin güvenli sığınaklarından, şehrin keşmekeş ortamına göç etmesini sağlayarak, kendi yok oluşuna sürükleyen bir hesap hatasına düştüğünü görememektedir. NASA on yıl kadar önce Anadolu'nun elli yıla kadar tamamen çölleşeceğinden bahsederdi. Belki bugün için böylesi bir durumdan bahsetmek gülünç gelebilir. Nitekim geçen yıllarda meralarımızın bilinçsiz kullanımı belki bu öngörüyü destekler nitelikteydi ama doğa kendi haline bırakılırsa kendi kendini iyileşme sürecini başlatabileceği artık aşikar şekilde gözlenebilmekte. Şimdilerde azalan hayvan varlığı ve boşalan köyler nedeniyle neredeyse hayvanların ayak basmadığı nice mera var ve Anadolu tekrar yeşil kimliğine kavuşuyor, ormanıyla ve zengin bitki varlığıyla. Lakin bir insan çölü olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte. Sanayileşme devriminin kırsal kasabalara yansımaması, üretim girdilerinin artması, halka birim alanda yüksek verim elde etme yollarının anlatılamaması ve ürün çeşitliliğinin arttırılamaması kırsal göçü körüklemiştir. İşte bu göçün ülkeye maliyeti kent nüfuslarındaki ani patlamalar, beraberinde işsizlik, kent kültürünün çarpıklaşması, suç oranının artması, kültür çatışmaları, semtler arasındaki derin kültür ayrışmaları, bireysel bencilliğe bürünen insan ilişki ve kimlikleri, komşuluk ilişkilerinin zayıflaması neticesinde bir birine yabancılaşan kitleler, imece kültürünün yok olmasına paralel yoksulun desteklenmeyerek suça itilmesi, ülke refahının tabana yayılmaması sonucu terörün geniş kitlelerin içinde kolaylıkla yayılabilmesi gibi nice sosyal yıkıma neden olabilecek olguların devletin bekasına dönük eylemlere dönüşmesine neden olmaktadır. Devletin artan vergi gelirleri ve son dönemlerde görülen yoğun sanayileşmenin suni ölçeklere göre hazırlanmış verilerle ülkenin iyiye gittiği söylenmekte ama değil. Bu ülkenin yazgısı ancak her bireyin kendi ölçülerince ekonomik üretime kendi ürün ve oluşturduğu değerlerin katkısını alarak yükselebilir ki Anadolu'da yaşayan nice vefakâr anne baba şehirde zor koşullarda yaşayan çocuklarını gerek ekonomik katkı ve gerek de yetiştirdiği gıda ürünleri ile desteklemeseydi asgari ücretli nice insanın ülkeyi kitlesel yıkıma götürebilecek sosyal patlamaların fitilini çoktan ateşlerdi. Sonuçta; Anadolu nüfusu giderek yaşlanıyor ve şehre göç eden nice yoksulun köy akarı her gün azalıyor, durumu düzeltmek adına çözüm üretilmezse ülke geleceğine tehditkâr sinsi bir tehlikenin büyüdüğü bilinmeli kanımca. 16mayıs11 Son not Kızılderili atasözü olsun 'Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde,beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak'.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Alagöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |