..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İronik > Selim ADIM




6 Kasım 2011
Bâb-ı Âli de Bir Gün -1-  
Selim ADIM
Güne, Hüseyin abi’nin kalın ve otoriter sesiyle uyandım...Zoraki kalktım.Yorganım bile, yorgunluktan ağırlaşmıştı nedense...hayır hayır ! kirlilikten diyelim, içine girilesi değildi.


:AGBG:
Güne, Hüseyin abi’nin kalın ve otoriter sesiyle uyandım...Zoraki kalktım.Yorganım bile, yorgunluktan ağırlaşmıştı nedense...hayır hayır ! kirlilikten diyelim, içine girilesi değildi.Ama mecburdum.İlk geldiğim günden farkı neydi bu eski ve küçük otel odasının bilemiyordum?!...
Her şey aynı...gece lambası bir yanıyor bir yanmıyordu. Gardrop bozması dolabın kapısı yine kırık...komodinin çekmecesi açılmıyor halâ...elimi,yüzümü yıkadım kahvaltıya indim...Hüseyin abi, duyacağım şeklide konuşuyordu kendi kendine;
"Güneş bile eskisi gibi doğmuyor, sezeryana kaçıyor" dedi. Gülümsedim bu ifade karşısında ..."Gülersin teres ,ekmek elden,su gölden.Sabahlar çekilmez,günler yaşanmaz oldu. Erken kalkmanın lezzeti bile ekşimsi şu yorgun dünyamda." dedi ve kendisi kadar eski sandalyesine çöküverdi.
"Ne oldu abi ?"
"Ne olacak yine haraç istiyor,pez...nkler!"
"Verme abi"
"Çok direndim,lakin biri gidiyor,biri geliyor."
"Ne yapacağımı bilemiyorum!"

***
"Otelin, en güzel odasını size veriyorum" diye, süslü laflarla bize yaptığı peşkeşi dillendiren, Hüseyin abi’nin sesi halâ kulağımda çınlamada...
Avluya bakan pencerenin önünde ki, iki adet salça kutusuna konulmuş menekşelerden başka, güzel ne vardı bu odaya dair?...Çoğu kez unuturdum onları sulamayı.Yapraklar kendini koyuverince, acırda birazcık su dökerdim toprağına...Günlüğü on liradan kalıyordum. Peyami Safa sokağının köşe başında bulunan 3 katlı ,on odalı bu eski otel yuvamdı artık.Kırmızı tabelanın üzerine beyaz tonla "Haşim Otel" yazıyordu.Yataklar, ilk alındığı gün ki gibi duruyordu.Her katta, bir banyo ve wc bulunmakta..Receptionla, merdiven dip dibe...Yukarı çıkarken Hüseyin abi’nin keli her defasında gözüme çarpardı.

Üç ay olmuştu geleli.Çamaşırları yıkayan, Adile teyze epeyce yaşlıydı.Hüseyin abi,kimsesi olmadığı için, yaptığı iş karşılığı otelinde kalmasına izin veriyordu.Beraber yaşayıp gidiyorlardı.Çamaşırları elle yıkıyordu .Beyazlara beyaz sıfatını yakıştırmak cesaret isterdi.Benek benek ve kanı-canı çekilmiş zayıf ellerle başka nasıl yıkardi ki...Acıdığımdan çoğu kez vermezdim çarşafları.Kendim yıkardım, az yorgun olduğum akşamlarda.

Okumak için gelmiştim İstanbul’a.Hem çalışıp, hem okumak ; çok ama çok zordu.Edebiyat bölümünü okuyordum.Bu yönüyle şanslıydım.Günümüz yazar ve şairlerini görmek tanımak imkânı vardı.Nazım Hikmet’i görmem mümkün değildi;Rusyadaymış.Ama olsun, gören arkadaşlarından dinleme imkânım vardı. Bâb-ı Âli de gezmek,kitap okumak ve almak,zevklerin en büyüğüydü. Gezerken, mutlaka önemli bir isime rastlanmak mümkün.Çoğu şair ve yazarı görmüştüm. Adaşım, Yahya Kemal’i merak ediyordum, lâkin yurt dışındaymış.Bunları düşününce yaşamak çok zevk veriyordu.Trafik zaten başlı başına bir dertti.Ama her şeye değerdi.Boğaz,Haliç vs...birde, Eminönünde balık ekmek...offf !

Hüseyin abi, babamdan büyüktü,.Dedemin yanında çalışmış uzun yıllar...Sonrasında küçük bir tartışma,ani kızgınlık ve kalkıp İstanbul’a göçmüş...Dedem anlatmıştı birkaç kez; giderken, hakkından fazlasını vermiş Hüseyin abi’ye...O da, aklını kullanıp arsa almış Peyami Safa sokağından.Yıllar itibariyle, önce tek katlı ev yapmış kendine,sonrasında odalarını kiraya vermiş öğrencilere.Derken, ikinci ve üçüncü kat, bu hale gelmiş otel...
"Çorbamız kaynıyor ya ,çok şükür" der her sohbet sonrasında...
Oturduğumuzda,uzuuunca dedemle yaşadığı hatırlarını anlatırdı,canı sıkıldığı ve birine kızdığı zamanda ağzını doldura doldura galiz küfürler savururdu…lafı bitirirken de ”Çünkü,her türlü insanla uğraşmaktan bıktım,usandım” derdi.

***

Üsküdar tarafında inşaatta çalışıyordum okul çıkışı...İnşaat işi bedenen çok yorucuydu.Lâkin, akşam paydos sonrası aldığım günlük yevmiye, unutturuyordu tüm yorgunluğumu...Açlıktan gözlerim kararırdı her defasında.Çoğu kez, yol üzerinde köşe başında bulunan " Bol kepçe" çorbacısında kelle paça içerdim...Arkadaşlarım bilmezdi çalıştığımı...İlk derslerde çoğu kez uyurdum...Bu da herkes gibi Hülya’nın da dikkatini çekiyordu.Her defasında "Hüseyin amcaya ve Adile teyzeye yardım ediyorum" diyerek geçiştirirdim.Yine bir gün gecikmiştim.Hocanın "Ooo buyurunuz bey’im ! yine güzellik uykusundan mı kalktınız?" alaylı ifadesi sonrası sınıf gülme krizine kapılmışken cevabı yapıştırdım;
"Hocam,ne yapayım benim uyku saatimle sizin ders saatiniz çakışıyor da" içten içe gülerek yerime oturdum.

***
" Yahya Kemal, geliyor musun?"
"Nereye abi?"
"Cuma namazına gidiyorum,ordanda her hafta yaptığımız gibi şair ve yazar arkadaşlarla dost meclisi sohbetleri yapıyoruz.Bu gün, Necip Fazıl da gelecek,yazdığı "Babıali" kitabını tanıtacak"
"Necip Fazıl mı,şimdi ben onu görebilecek miyim?"
"Nasipse, neden olmasın yavrum ? "dedi.
Bu gün, özel bir gündü.İçim içime sığmıyordu.Beklenen an gelmişti.Yüzlerce kişi vardı avluda...Üstad, yavaş yavaş geldi...Koşarak elini öptüm. iki saate yakın konuşmasını dinledim...Günümüz olaylarını,yaşanan sıkıntıları ve kitabını yazış hikâyesini anlattı.Böylesi bir günü yaşadığım için çok sevinçliydim.


Selim ADIM

Devamı varrrrr



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İronik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bâb-ı Âli de Bir Gün -2-
Bâb-ı Âli de Bir Gün -3-


Selim ADIM kimdir?




yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Selim ADIM, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.