Şizofreni olmasak bile...Zaman..Mekan..ve İnsan algısındaki bozulma, bence ne ifade eder ?
Nerde olursanız olun, ne yaparsanız yapın, konu ne olursa olsun, bunu yaşamadım diyen yalan söyler.
Özetle, an vardır ki; belki, biraz kan şekeri düşer, belki de, o an güneşin ışığı gözünüze güzel gelir; bir vesile ile “flu” oluverir her şey.
Pek sevmediğimiz bir duygudur bu, insan olarak.Ama, şairler buna bayılır.Üstelik insandır şairler de.Bakın, tanımlama cüretinde bulunmadıkları ilhamı, tanımlayıverdim; kendimi küçük yazımın, küçük akıntısına koyuverip.
Neden olmasın ki ?
Zaten ölümlüyüm.
Kazık çakmayacağım bu dünyaya.Bu, gün gibi açık ve de gerçek.
Küfür etmiyorum ya ?
En çok, yanılgıya düşerim yada birileri bana felsefi salak der; patatesini, soğanını tartıp, gramının kaç kuruş olduğunu hesaplarken. Dert mi ? Herhalde bir şeyler söylüyorum.Bana öyle geliyor sanki.
Neyse, biz şairiz.Sevmeyiz öyle dümdüz yazıyı.İçimiz rahat dursa; elimiz rahat durmaz, yazıverir düz yazıyı, yüklemine öznesine bakmadan, dilimize öyle hoş geldiği için.
Hem kısa keseceğim; hem de, sadede geleceğim.
Sadet şudur ki; “zaman da boş, mekan da, insan da”; Ammaa; boştan boşa fark da var.
Zaten izafi olan şeylere, akıl erince birazcık çağ içinde; tutup duvara çomakla sokulan meşale eylemi sanrısıyla, gün bulma, huzur bulma kaygısı, “ağlaması, zırlaması ; neye fayda be kardeşim ? “
Otoban yoksa, ara sokakta benzin istasyonu niye açtın ? Yada şöyle diyeyim, cesaret, cesaret, biraz bunalma, el yüz yıka gel; yine cesaret.
Var mı bir başka işimiz ?
Mustafa Ahmet Tunç CAKAR
Muhtemel Kitap ismi “kartal yuvasında, tavuk civcivinin ne işi var ?” yada “şairler düz yazı da yazar bazen ama bazen” olacak. “Çok bilmiş şairciklerime, sabah kahvaltısına bisküvi getirdim.. Şeklinde ithaf olunur. Sevgi, saygı, selam herkes e….
17- haziran-2009 Çarşamba 03: 04
Bir Yerlerde..