Unuttum sanma, resmin hala aynı çerçevede ve koymanı istediğin yerde duruyor... Tek farkla, elime aldığımda cesaretsizlikte yırtamadığımdan bir köşesi yırtık duruyor... Gözyaşı dökerken de birazcık ıslandı galiba... Birbirimizi kızdırırken atıp durduğumuz yastık ta seni özlüyor. Tozlanmış masam silmeyi unuttuğum anılarım gibi...
Hep üç noktalı başladı ve üç noktalı bitti bizim hikayemiz. Hep özlem vardı içinde ha birde özlemi bulandıran pişmanlık... Şimdi özlüyormusun diye sorsana? Herşeye olduğu gibi buna da cevabım var: Özlemedim, benimsedim... Yokluğuna alışmak gibi klasik tabirle değil tabiki... Sensizliktir sırdaşım artık.
Unuttuğum ruyalarım yarı yolda kalmış, beni beklerken... Çarelerimi çaresizlikle tüketirken... Yarım kalmış hayalleri tamamlayamazken... Karanlıkta kalmışım ığımı bulamazken... Söylemekten çekinmeyeceğim, ağlarken...
Bul beni...
Notalar eşlik ediyor sensizliğime. Durmadan koşturan beynim seni düşünmekten yorulmuşcasına isyan ediyor... Umutlanıyormusun? diyeceksin şimdi... Hemde tebessümle... Nasıl umutlanırım? Ben hala beni bıraktığın yerdeyim. Evet tam o ağacın altında... Gelmeni beklemeyecekcesine oturuyorum... Beklediğim tek şey beni bekleyen beni arayan ruyalarım...
Unutma beni sevgili. Tek bedduam budur sana...Her üzüldüğünde, her ağladığında, her umutlandığında ha birde sana çok yakışan gülücüğünle hatırla beni...
Ben bu limandayım bindiğin gemiden arkana dönüp bakma ama ben mendilimi sallayacağım...