Hayvan Barınağı
(Semrin ŞAHİN) 10 Ağustos 2011 |
Beklenmedik |
| |
Omzuna dokunan elle korktu. Geri kaçıp karanlıkta üzerine doğru gelen kişinin kim olduğuna baktı. Serkan’ı görünce rahatladı.
|
|
Kara Gölge
(Semrin ŞAHİN) 11 Ağustos 2011 |
Gerilim |
| |
Karanlıkta gözüne ilişen bir gölge dikkatini çekti. Sabitlediği bakışları gölgenin hareketlerini kaçırmamaya ve onu tanımlamaya çalışıyordu. Kararlılıkla adımlarını sıklaştırdı. Aniden gölgenin de durduğunu fark etti. Durdu ve siyah pelerinini savurdu. Gürkan hazırlıksız yakalanmanın vermiş olduğu afallamayı üzerinden atamadan kendini yerde buldu. Adam çoktan ortalıktan kaybolmuştu. Sakinliğini koruması gerektiğini biliyordu. Ayağa kalkıp üzerini silkeledi. Dizleri hep toz olmuştu. Dirseğini ovuşturarak arkasını döndüğünde göz göze geldiler. Daha ne olduğunu anlamadan etrafında dönen şey onu yere serdi. Karanlığı yaran zümrüt yeşili bakışlarda intikamın halesi dans ediyordu. Gürkan yolun sonuna geldiğini anladı.
|
|
Zihnime Bulaşan İnsanlık
(Semrin ŞAHİN) 18 Ağustos 2011 |
Beklenmedik |
| |
Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Nazım HİKMET
“Ne zamandır bu halde?” diyor esmer bir adam.
“Dün bu halde buldum.” Kadının sesi hüzünlü geliyor. Biri göz kapaklarımı kaldırıp bakıyor. Sararmış parmak araları sası sigara kokuyor. Sesler uzaklaşıyor kulaklarımdan ve kendimden geçiyorum. Ne zamandır bu haldeyim bilmiyorum. Yağmur yağıyor dışarıda. Çinko çatıda dans ediyor damlalar. Ben yine uyuşuk beynimle mücadele halindeyim.
|
|
Duvarların Ötesinde
(Semrin ŞAHİN) 19 Ağustos 2011 |
Bireysel |
| |
Murat, tavandan insanların suratlarına ölüm sarılığı saran karpuz lambalardan birinin altında durdu. Başını yukarıya kaldırıp lambaların birbirlerine olan yakınlık derecelerine baktı. Her biri ayrı bir bölümdeydi ve aralarında kirişler vardı. İnsanların aralarına ördükleri duvarlar gibiydiler. Bu duvarların ötesinde aynı görevi yapan lambalardı insanlar. Bakışlarını salonda gezdirdi. Hangi gişeye yöneleceğine karar veremedi. Gişe görevlilerine baktı bir bir. Soğuk camın ardında, yuvarlak deliğin önünde duran yüzlerinde büyük bir bıkkınlık seziliyordu. Hiç konuşmadan çalışan bu insanların bir an önce evlerine gitme derdinde oldukları her hallerinden belliydi.
|
|
Aynadaki Tarih
(Semrin ŞAHİN) 20 Ağustos 2011 |
Didaktik |
| |
Kadının gözlüğü burnunun ucuna kadar düşmüş, elinde tuttuğu tanıtım broşürü yana kaymıştı. Uykunun verdiği gevşeklikle aralanan ağzından salyası akıyordu. Esra uyuşan bacağını ileriye doğru uzatıp, ayağını sağa sola döndürmeye başladı. Bir türlü rahat edemiyordu. Dik durup, bir eliyle ön koltuğa tutunup da oturmayı denedi. Bu esnada otobüs sarsılarak durdu. Rehberin yumuşak ve ince çıkan sesiyle herkes toparlanmaya başlamıştı.
|
|
Penceremdeki Işık
(Semrin ŞAHİN) 2 Eylül 2011 |
Bireysel |
| |
Kalbinin derinliklerinde deprem olurken, depremin sarsıntıları midesinde kasılmaya ve gözyaşlarının ardı arkasına akmasına yol açıyordu. Yalnızlık hissiyle kavrulan bedeni bütün uyarıcılara kapalıydı. Gayesizliğinin ötesinde ışıksız kalan kuşlar gibi sağa sola çarpıyordu.
|
|
Kavga
(Semrin ŞAHİN) 5 Eylül 2011 |
Bireysel |
| |
Kapı çalınca Sahra’yı öylece bırakıp kapıyı açmaya gitti. Arda okuldan izin alıp gelmişti. Faruk şaşkınlığını gizleyemedi. “Senin ne işin var bu saate?” diye sordu. Çantasını yere atıp üzerinden atlayan çocuk “ Bugün annem hastaydı. Onu merak ettiğim için erken geldim.” dedi.
|
|
Sarmaşık
(Semrin ŞAHİN) 10 Ekim 2011 |
Soyut |
| |
Çalar saatin sesi, sessizliği yararak evin duvarlarına çarpa çarpa dağıldı. Serra gözlerini açmak istemeden saatlerce yatmayı arzuladı, kalkmadan, huzur içinde. İşe gitmesi gerektiğini, geç kalırsa azar işiteceğini bilen insanların bıkkınlığı vardı üzerinde. Neredeyse sürünerek kalktı yataktan. Yüzünü yıkarken aynadaki aksine gülümseyip, sessiz bir günaydın gönderdi. |
|
|
Solungaçlarını açıp erimiş havayı çeken bir balığın suyun dışındaki dünyayı merak etmesi, araması benim yazı serüvenimin bir kopyası sanki. Yazmak bilmediğim diyarlara yolculuk edip oraları tanımak, kahramanlarımın dünyasını öğrenmek için. Beraber öğrenelim gizleri, hayalleri, hüzünleri... Benim sizden öğrenecek çok şeyim var. Ne dersiniz?
|
|