Gözlerinde ışık saçan insanların rüyasında deliler gibi koşardık.Çimlere uzanıp saatlerce yıldızları seyrederdik.Sen eski ve olmamış ham hayallerini anlatırdın bana.Bende hayallerine beni katarak beslerdim kendimi.Sonra azgınlaştık birden.Nefesimiz yetmedi.Çamur bulaştı her yerimize.Sürtük bir duyguya kapıldık.Gelir geçen bedenlerde değiş tokuş nadaslara bıraktık kendimizi.Seni tanıyamaz oldum o vakit.Kendimi ise hiç.Öylesine kaybettik ki kendimizi eski kitaplarda,ruhani dergahlarda, best seller romanlarda aramaya başladık öykümüzü.Ben seni aldattım,belki sende beni.Derbeder olduk sonunda,çıkamadık su yüzüne.Sonra sen beni başka erkeklerde nefret tohumu ekerek aradın.Bende seni başka kadınlarda test ettim.Ama haklısın herkesin samimiyetsiz ağlama nöbetlerinde dile getirdiği gibi.
İlk gafiller tarafından vurulduğu aşk!.Ve ilk gafiller tarafından yazıldı sürtük ve süregelen hikaye.Herkes onu suçluyor şimdi.O sürtüğü.Ve hep geriye dönüp bakıyoruz.Anlamı bozulmuş hayatlarımızda imlaları düzeltiyoruz.Ama olmuyor işte.Ruh akıyor,aktıkça serkeşleşiyor.
Keyfe keder yalnızlıklar ve budala bir gururla besliyoruz artık düşlerimizi.Pratik düşler ve yobaz bukalemun fikirlerle ölçüyor,biçiyoruz hayatı.Şimdi bir dolu yalnızlığımız var.Bir sürü sürtük hergele hikayemiz.Mantık denilen kisve de ise;günahlarımızı eritip,bitirip,vicdan yapıyoruz işte.
Keyifli misin peki.Keyifsizim,Neler vermezdim diyor musun peki şimdi? Çimlerde koşmak için...