Yüzünü öpüp okşuyorum karanlığın
Bir inat,bir hırçınlık tutturmuşum gönlüme
Ne sonu var,ne de ele avuca sığacak tarafı
Kırgınlığımı da katarsan içine,biri bin para
İster mapusluk de,ister yalnızlık ama
Yüzünü öpüp okşuyorum karanlığın...
Metaneti bitmişken merhamet dilendiğim günlerin
Ayağı kırık tayın hikayesi var içimde
Tabi bir de varsayımdan gerisayıma umut yolculukları
Eskimişliği yokken daha sarıldığım geçmişin
Yüzünü öpüp okşuyorum karanlığın...
Rüzgar serin esiyor,yüreğinse açık pencereleri
Oturup bağdaç kurmuşum odanın ortasına
Anlıyorum şimdi sevdaların ön adıymış ayrılık
Sessizliğin dilini çözmeye çalışırken
Yüzünü öpüp kokluyorum karanlığın...
''Bir zamanlar'' diye başlıyordu yaşananlar
Peşine derinlerden gelen bir offf sesi
Gözü arkada kalanların son gözü oluyordu bir çiçek
Ve derinden gelen bir ofla açıyordu kardelenler
Bense ''bir zamanlar'' deyip of çekmemek için
Yüzünü öpüp okşuyorum karanlığın...