Müebbet
ordan burdan konuşurduk
sel olur akardı kelimeler
nehir yatağıydı yüreklerimiz
ılık baharlar, mor yazlar gibi
yedi renginden düştük düşsel bir aşkın
şimdi kara bir küskü yalnızlığım
ortasındayım bir sarı hüznün
nereye baksam boşluk
bir kaç dizelik öykümüz
tutuşup yanıyor ellerimde
umarsız bir düşteyiz sanki
sevişiyoruz
romantik bir filmin orta karesinde
sen alnından yaralısın
ben yüreğimden
vurulmuş gibiyiz
vahşi bir savaşın ön cephesinde
etinin en yumuşak yerinde dikenler bitiyor
benimse bedenim
baştan ayağa bir kızıl lale
dümensiz bir gemi gibiyim okyanusta
fırtına kopuyor yüreğimde
göğsüm güverte, yüzüm ada
dil yarası, diş yarası, el yarası
bir amansız sancı
bir ince sızı
tutun ellerimden
gözlerim kararmakda
melankolik bir şarkısın sen
bakışların ıslak bir tablo
renk renk kadın silüetleri
saçları, çıplak etleri
baldır bacaklarıyla
bir bir çekip gitmişler
soğuk bir hücre şimdi yatağın
sense pırangalı mahkum
müebbet
yapayalnız
bekliyorsun
ölüm mutlak bir gerçek
ölüm bir gün mutlaka gelecek
yaşamak alın yazımız
ağlama
korkmamaktır, cesarettir aşk...