Bilen Var mı

yazı resim

acının türküsünü söyleyen dilin
o koparılmış suskusu
uçurum diplerine vuran
vurdukça daha derine derine
indikçe büyüyen yaraların
dipsiz kuyuları dolduran kanamaları
kucaklamak için özgürlüğünü yeryüzünün
yer altındaki köklerin bile kuruduğunu
sorun ve bilin
hangi Tanrı’ının lutfudur bu kanlı devran
durun ve bekleyin

gideceğiz bir gün
içimizde bin ton keder
bir kuşluk vakti
çekip bayrakları mezarlıklardan
sonsuz bir deniz yaratarak düşlerimizden
yakarak gökte yıldızları aşk ile
yep yeni ufuklarla ışıtarak başakları
tarihi diriltenlerin çığlıklarını
duyun ve dinleyin
doğacak günün ayak seslerini

havası suyu, denizi düşü
kirli çılgınlıklara başına kadar batanlar arasında
iki tarafı keskin bıçaktan yollara dizilenler
geçmişi dün gibi taze
geleceği umut çocukların
ölümün orta yerinde kuşlar gibi boğazlandığını
ve dünyanın timsah gözyaşlarıyla
üst üste paçavra gibi gömüldüklerini
söyleyecekleri var size ey insanlık
durun ve dinleyin

kimse kuşku duymasın
nar çiçeği hıncıyla
yürek parlayan bir sancıyla
bilenmektedir gelecek günler
kimse kuşku duymasın
zifir karanlıkların da vardır
ışık sızdıran bir çatlağı
bin yılların kahrını taşıyan bu tarih
kendi elleriyle kazıp çukurunu
gömecektir kendi cesedini
işte o zaman ey kanlı kainat
kör Satanas göreceksin
koynunda beslediğin utancın
kızıl bir güneşle yıkandığını
altın çağında insanlığın...

Başa Dön