dinlemek istiyorum kendini
bandini;
okuduğun kitaplar gibi olmayı,yaşını çizmek istiyorum gözlerimin etrafına
çok temizlendim,seni bekleyerek istiyorum durmayı
tırnaklarım kırmızı,tozum çok ağır ve o saçlarım ah o saçlarım çok kısa
çellist oldu gibi parmaklarım
yoksa o rüya şehirde mi kaldı;Venedik
yanıyorum yandıklarımla kavruluyorum
bıkmıyor gibiyim ama ben her u dönüşünde saçlarımdan asılıyorum
hep kendim kendini bu gece;bandini
mavi miyim ben
kırmızı ama tırnaklarım
toz muydum çok ağır
tüy gibiydim hani yersiz
evim de yoktu kocam da ve çocuklarım da
benim hiç bir şeyim yoktu kahretsin benim her şeyim çoktu
çamur buluyorum ellerime
smokin giydiriyorum çömleklerime
neden mi smokin
kurabiyelerim belki O
bandini,kendimden başka olunamıyorum
iki başlı bir şeyler çiziyorum gözlerime ama olmuyor bir türlü
ben yaşlanamıyorum
saçlarım çok kısa adlarım gibi çok kısa saçlarım çok uzun yollarım gibi çok uzun
giyildiklerim askıda esrimiş
toz gibi bir kitabım belki;ağırım
oysa tüyüm ben;yersizim,dengesiz,densiz,devrimleşmemiş hiç bir sözüm
kat kat leylak giyinmiş gibiyim bandini
sıcağım bu yüzden mi
soğuğum bu çizgilerden mi
aynalı dolabım yok benim
raflarım,laflarım kurabiye gibi kokulu ve yanık
aynalı buzlar kırdım ellerimle
ah bu ellerim çok yersiz,güçsüz,yaşlı
bir tabağı ellemiş gibi bırakan da onlar
masada su,suda masasız kalan da onlar
istemedim yarımda bırakılmak
istemekse istemek işte
üstünde durmuyorum
mis gibi bitti her şey
bir şeyin karşıtlığı gibi itildi her şey
söylemekse söylemek işte
bu denizde su olunamıyorum
masa örtüsünün rengi gibi gereksizim
yalnızlık nasıl tek başına kalmamaksa
ismin de öyle çok;sadece bandini
burası martı oldu,kolu ağrıdı martının oysa martının kolu mu olurmuş
martını sekmeleri olur benim bildiğim bir de mavi kanatları
yoksa gökyüzü müydü onları mavi yapan
dolabım da mavi olmuş bugün,yoksa gözlerimden mi bu mavi curcunası
ama benim gözlerim de mavi değil
benim hiç bir şeyim mavi
aynalı dolabım kırmızı bir tek onu da biliyorsun bandini
mis gibi kokmama gerek yok
kimin umurunda
yalnızlığın ortası nereden yarılıyorsa işte ben de orada maviyim
hem de çok maviliğim,benim smokinli giyilmişlerim
az önce kayısıya reçellenmiş gibi kalındım
kalmıştım inan ağzın inceliğinde
yoksa yine kahve miydi tadım
yoksa sonraya mı kalmıştım tam da ağzımdan kayısı yazı dökülürken
yoksa
yoksa
ben var mıyım bunca yokluk içinde
karanfillerin çekiminde miyim
benim yüzüm diyorum
ne deli mavi
seni deliriyorum bandini
ne deli kırmızısın bu aralar
bir şeyleri mi çekiyorsun yere
çekiliyor musun yüzüme
çekiyor muyum sana
saçım gibi bir tutam dökülüyor muyum
maviliğimle kızgın harda kırmızılığına
]