Hiç bir savaşın gölgesinde ve insanın ensesinde ideoloji konuşmaz.Konuşan sadece acı,gözyaşı ve kan'dır. ondan bir evvel gelen ise;insanların anlatmaya çalıştığı hisler,duygular,serzenişler baharıdır.İnsanoğlu önce bekler.Dili döndüğünce,yüreği yettiğince anlaşılmaya,anlaşılmak için anlatmaya çabalar.Ve her masum'un günahı bu serzenişin sonunda başlar.
İki gündür,insanların yoğun gaz bombardımanı altında taksim'den,İzmir'e,Gaziantep'ten Antalya'ya kadar olan kitlesel "Karaya vurma" serüvenini izliyorum.İnsanlar kitleler halinde sanki,Yunuslar gibi fikirlerini karaya vurdurarak bir şeyler anlatmaya yada haklı olduğunu düşündükleri ham fikirleri netleştirmeye gayretini.
Bir kaç ağacın kesilmesi olayından çıkan ve onun köklerinden doğan her birinin kafasında niçin buradayım sorusuna birden fazla konu başlığı sıralayarak dile getirmeye çalıştığı feveran.
Oysa ben sosyal medya denilen kavramı kendi yazılarımı küçük bir sandığa yazıp,yazıp koyduğum ve öyle mutlu olduğum bir alan olarak değerlendirirken,zaman geldi yalnızlıkları artırdığı için ve de bizi gerçek dünya'dan kopardığı için suçlar olmuş ve bunu bir çok yazımda dile getirmiştim.
Belkide yanılmışım......
Çünkü iki gündür sosyal medya her türlü maniplasyon,kışkırtıcı sahte haberlerin dışında.Tam anlamı ile bambaşka bir şey oldu.
Sosyal medya son iki gündür;
Eczane oldu,
Avukat oldu,
İlaç oldu,
İtidal çağrılarının yapıldığı
İnsan kalbinin coşku ile aktığı tümüyle yekpare "Bir insan ruhu oldu"
Ve hatta yeri geldi vicdan oldu.
Ama en önemlisi sokağın; Geniş meydanların, Türkiye'nin çok geniş bir alanının
Evi oldu.Bir öğrenci oldu,yaşlı bir teyze,gücünün son dirhemi bir şeyler söylemeye çalışan bey amca,tatlı ve şirin bir kız çocuğu oldu.
Şimdi bu resimlere iyice bakmak lazım...
Bu insanlar neyin peşinde diye düşünmek lazım..
Ne istiyorlar.Hangi ideolojinin yada kesimin insanları bunlar.
Geçmişin tortusundan kopup gelen acı bir hikaye var.Ve ben her zaman derim.
"Acı çekenler,ezilenler,eğer bir gün güç ve iktidar sahibi olurlarsa,ACI ÇEKTİREREK,ACIYI DOĞURURURLAR,NEFRET EDEREK,NEFRET EDENİ DOĞURURLAR" diye
İşte tam bu noktada durayım.
Paranoya denilen kavram.Acı çekenler için ve de çektirenler için sarılabilecek en iyi kavramdır.
Olayların içinde yer alan ve Taraf olarak adlandırılan kişiler niçin orada ve tam anlamı ile Paranoya ve endişe içerisinde ise; Bu konunun muhatapları da yıllar boyunca çektikleri acının ve paranoyanın,endişenin esiridir.
Ve bana göre olan biten endişe ve korku savaşıdır.
Ve hiç bir savaşın gölgesinde ideolojide konuşmaz.Endişeler,paranoyalar,korkular konuşur.
Zamanın ruhunu iyi okuyanlar hemen hemen artık hiç bir ideolojinin yerinde kalmadığını bilirler.Çünkü Zamanın kendisi bir ideoloji olmuştur.Bu baş döndürücü insan manzarasında hangi insanı Moda,sanat,trend,takip ettiği konular hakkında bir ideoloji hapsetmek artık mümkün değildir.
Bu zamanın siyaset anlayışı ve beyler şunu bilmeli.İnsan denilen varlık artık düşünce ve davranış eylemlerinde stabil kalmıyor.Modern Dünya'da sırf bu nedenle toplum davranışlarını an bi an ölçen bilimler yükseliyor.
Siz hala şu ideoloji bu ideoloji diye fikirleri ve görüşleri yekpare bir biçimde sınıflamaya kalkarsanız çuvallayacağınız kesindir.
Ve çuvalladığınız anda,Korkunun ve endişenin hatta paranoyanın gerçek sahipleri gelir her şeyi elinizden alır.
Bugünün siyasetçileri bu gerçeği iyi kavramalılar.Artık Zamanın kendisi ideolojidir.Eğer insanlara kitle gözü ile bakarsanız çuvallarsınız.İnsana kitle gibi değil İnsan gibi bakmak gereklidir.