Güneş Isıtmıyor Bu Kenti

Gelmeyeceksin biliyorum; sorgulamıyorum hayatı,nedenini aramıyorum gidişinin,şahit olduğum tek şey durdurdun zamanı ve güneş artık ısıtmıyor bu kenti...

yazı resim

Komidinin yanındaki sehpanın üzerindeydi,cam sehpanın tam ortasında,ellerinle özenerek büyüttüğün çiçeğin hemen yanındaydı.Akşamdan bıraktığın yerde öylece duruyordu.Bense hala iyi tarafından bakıyordum;unuttuğunu,akşam zili çalarak gelmeni bekliyordum.Bilemezdim oysa o kapıdan son kez çıktığını ve beni duvarlarla başbaşa bırakacağını.Beklenmedik anlarda yaptığın sürprizlerin en kötüsüydü bu.İki kapı ve bir anahtar vardı;aynı zamanda yüreğimin de kapısını açıyordu o anahtar ve sen o anahtarı öylece bırakıp gitmiştin,hem de gözyaşlarını üzerine akıtmadığın bir mektup bırakmadan..Belliydi yine gözyaşlarını içine akıtmış ve kaçar gibi gitmiştin bütün hatıralarını öksüz bırakarak...
Öksüz bırakmıştın ağlıyordu için için ardında bıraktığın herşey;bebeğim dediğin çiçek,ellerinle beslediğin o küçük serçe.Ağlıyordu herşey;duvarlar,koltukta uyuyup kaldığımda şefkatle üzerime örttüğün battaniye ve o battaniyenin altındaki ben.Parlamıyordu yıldızlar,ay çekilmişti köşesine,tüm renkler kör olmuştu ve gittin öylece;sessiz sedasız damlalar gibi kaydın gözlerimden.Artık o şairin şiirinde bahsettiği vefasız sen olmuştun.Gelmeyeceksin biliyorum; sorgulamıyorum hayatı,nedenini aramıyorum gidişinin,şahit olduğum tek şey durdurdun zamanı ve güneş artık ısıtmıyor bu kenti...

Başa Dön