Bir uzanabilseydim tutacaktım kanatlarından,yaslanıp bulutlara okşayacaktım güneşin o parlak yüzünü,yatıya kalacaktım gece yıldızların koynunda,el sallayacaktım geçen uçaklara,sığınacaktım ayın dördüncü evresine,kuşlarla selam gönderecektim sevdiklerime...
Bir değebilseydim kanatlarına inanacaktım meleklerin varlığına,belki bozulacaktı o büyün ve bir tüy düşüp dokunacaktı yanaklarıma,eğilip alacaktım o tüyü yerden ve bir delilim olacaktı meleklerle insanların aşkına.Akan gözyaşlarımın tesellisi olacaktın gün batımında;işte o zaman ışığını adil dağıtacaktı güneş yıldızlara...
Görebilseydim de yeterdi aslında göğe yükselişini.Sıkışırdı rüzgarlar kanatlarının altına ve o rüzgarda uçuşurdu saçlarım,ölümün o serin esintisi dindirirdi belki içimdeki fırtınayı ve güzel bir rüyadan uyanmış edasıyla kalkardım yüzüme taşınan o masum gülüşünle her gün yatağımdan,bastırırdım o tüyü acıya nispet yaparcasına yüreğimdeki yorgunluğa...
Yatağına çekilip gözlerini kapattığı zaman güneş adımlıyordum sokakları;birşey arıyordum bu sokaklarda güneşin uykuya daldığı saatlerde kaybolmuş bir şey,bulamıyordum oysa ve katli vacip,sadakatsiz duyguların gecikmiş infazını gerçekleştirecek kuytu bir köşe bakınıyordum.Çünkü ben yüzümü her döktüğümde seni karşılıyordum ve aynaya her baktığımda uzanıp tutamamanın,görüp dokunamamanın verdiği acıyla gidiyordu bir çocuk benden daha da uzaklara...
Bir Uzanabilseydim Tutacaktım Kanatlarından
Bir uzanabilseydim tutacaktım kanatlarından,yaslanıp bulutlara okşayacaktım güneşin o parlak yüzünü,yatıya kalacaktım gece yıldızların koynunda,el sallayacaktım geçen uçaklara,sığınacaktım ayın dördüncü evresine,kuşlarla selam gönderecektim sevdiklerime...