Adımı Soruyorum Yüzüne Her Baktığımda

Mahşer kalabalığı toplanmış bir şehirde Aldığın nefesten,soluduğun oksijenden ve kendimden Bir de sorgusuz sualsiz çırpınan yüreğimden...

yazı resim

Ben sana adımı soruyorum yüzüne her baktığımda
Unutuyorum beş dakika önce indiğim minübüsü
Niye deniz kenarında bir çay bahçesinde beklediğimi
Martıların balık yediğini,gemilerin suda gidebildiğini...
Başım önümde beklerken ayak sesinden tanıyorum seni
Mahşer kalabalığı toplanmış bir şehirde
Aldığın nefesten,soluduğun oksijenden ve kendimden
Bir de sorgusuz sualsiz çırpınan yüreğimden...
Oturmuşum kapının önüne yüreğimi mendil yapmışım
Sonra özenle sermişim ayaklarının önüne
Bir gün mutlaka farkıma varacağını bildiğimden
Direniyorum inatla yosun tutmak isteyen tenime...
Derken gece geliyor gökyüzüne serdiği siyah patiskasıyla
Yitiriyor anlamını yaşanmışlığımdaki yorgunluğum
Ve gözlerindeki ışık düşüyor yıldızlara
O an anlıyorum ki sende gökyüzüne bakıyorsun
Göğsümde kundakta bir çocuk oynuyor oyuncağıyla
Ben sana adımı soruyorum yüzüne her baktığımda...
Evet ben sana adımı soruyorum yüzüne her baktığımda
Kaybolmuşluğuma,titreyen dudaklarıma aldırmadan
Kuytu köşede karanlıkta da olsa seni görme umuduyla
Bekliyorum içimde türlü türlü çiçekler ve kır bahçeleri
Sen uçurum olsan da kapattım gözlerimi koşuyorum
Ama bil ki yalnızca senden adımı öğrenme pahasına...

Başa Dön