seninle aramızda yıkılmaz bir duvar var,
kirlenmiş gövdesinde
silinmeye yüz tutmuş
duvar yazımız var,
hayaller içinde kaybolmuş
bütün rakamlar
seninle aramızda!
renk renk mürekkebe acıkan
kuş bir kalemin yazdığı
bol sıfırlı duvar var
dokunma!
dokunursan ağlar yüreği
dokunursan!!
ani bir atakla ayağa kalkar
tavşandudaklı kader
ne eli vardı ayrılığın,
ne de kolu
öyle zordu ki vicdanın yolunu kesmek;
ayrılığın yüreğine davet etmek
öylesine zordu ki!!
tutabilene aşk olsun
bilmem kaç sigara söndürdüm
gecenin gövdesine
ahh demedi!!
bakışlarında çocukluk döneminden kalma
kesici bir aletle
uzun uzun yürüyor
sümüklüböcek..
kalıbını uzatmış yarışıyor
aptal rüzgarla,
sen! kurt ulumasıyla
her yola kafa tut,
insafsız yürekler tekme atsın sırtına
sonra,
sindirim sistemlerindeki
kabartma tozuyla,
masumiyetlerine sosyetik maskeler
satın alsınlar..
hani diyorum ya;
böceklerin baş ağrısı olmaz
varsın kara bataklık gıdıklayıp dursun
timsahların gövdelerini
bilmem nerede bıraktım seni
sırtım dönük at dedim
bol sıfırlı hayatın
ayıklanmış pirinç tanelerini
iki koca fil'di geceyle gündüz
ben "A" dedim
kulaklarımdan çekerek
omuzlarımdan tutarak
koynuna çekti ahtapot şehir..
dolaştırdı bütün mezarlıkları
yaklaştığım her mezar taşı üstüne
başlıksız şiirler yazdım..
ben yazdım
uzun boylu bir zebani
elindeki çuvaldızla
kalbimden geçti
acısına güldüm!
ben güldüm;
omuzumdaki gül dövmesinin
yaprakları soldu
bu gece,
derin bir soluk aldı
sessizliğin sesi
ağzındaki öpücüklerle
sinyal verdi
boş bardağıma
sen gittin!!
ben saatleri geriye alarak
öldüm!!!
kendimi öldürdüğüm saniyede
elimden tutarak kaldırdım
kendimi..
tutunamadım hayata
tutunabilseydim,
yerin ve göğün uykusunda
öpecektim yüreğinden,
aynada kendine her baktığında
gözlerinden öpecektim..
kaç elvedan varsa gel topla
yüreğimin merdiven basamaklarından,
bilmem
bundan sonra;
hangi yemek kitabında ararsın
aşkın tarifini..
Sevda Gencer..