Uçurumun Kenarın da Bir Dal...
Bunu anlatmak öylesine zordur ki/ Tutunacak bir dal arar gönül düşüverdiği karanlık uçurumun ortalarında. Ta diplere düşmekte iken, tutunacak bir dal...
Bunu anlatmak öylesine zordur ki/ Tutunacak bir dal arar gönül düşüverdiği karanlık uçurumun ortalarında. Ta diplere düşmekte iken, tutunacak bir dal...
Sana en güzel armağanımı, / Sevgimi verdim. / Sen de
Bir. Seni seviyorum de, / Ellerini ver ellerime. / İki.
Sen; / Bana ihtiyacın olduğu için geldin, / Ben;
İçimde kocaman bir yara, / Senden kalan! / Ne zaman
Gözlerimi kapadım, / Dudaklarımı birleştirdim, / Yalnızlığa çekildim,
..Ben çok eskilerde bir gün hissetmiştim aşkı. Zoraki hatırlıyorum şimdilerde. Tıpkı çocuklukta bir gün yenen pastadan ne kadar az şey hatırlarsan o kadar. Gözlerimi kapıyor ve o pasta tadı kadar anımsıyorum...
...Yolda yürüyorum, yollarda. Binlerce kalabalık gelip geçiyor yanımdan, hepsi bir yön belirlemiş kendine. Kalabalığın en çok olduğu yerde gözlerin düşüyor beynime ve elinden tutmak istiyor çocuk sevdan içimde bir yerde. Yoksun! Olmayışına ağlıyor bu kez.
....Bu sabahta seni bir önceki sabahtan daha çok sevdiğimi düşünerek uyandım. Seni bekliyorum..Gel artık!!
Herkesi Sevebilirim! / Ama hiç kimseye aşık olamam! / Aşkı ben sana tutsak ettim! / Aşk..Sensin Sevdiğim!!!...
Şu An canımı acıtan / İçeride ki sessizlik, / Yalnızlığın
....Sonra küçük gözlerimi yavaşça kaldırdım. İşte oradaydı. Uyur gibiydi aynı. Gözleri de elleri de burnu da her şeyi de aynı benimkiler, aynı oradakiler gibiydi. Sadece rengi farklıydı. Osmanın yanakları ne kadarda kırmızıydı, ve soğuktan oradaki herkesi
....Ve ben öylesine korkarken karanlıktan, öylesine ürkerken yalnızlıktan, öylesine titrerken ve açken sevgiye, belki el uzatan bir başkası olsaydı onun da sarılacaktım ellerine böyle sımsıkı...
...Tozdu topraktı, sisti buluttu, kandı revandı, çapraşık, karmaşık. Biliyordum ki bu silsileye, bu tantanaya ,bu karmaşaya şu sol yanı adresi, şu sol yanı numarası, bilinmezlikle kirli kapısı yüreğim alışık
...Bu gün yaşama konuğum ben. Penceremden kışa inat sızan mahçup gün ışığı yorgun ruhumu okşuyor. Omuzlarım düşmüş, başım eğik, gözlerim isteksizce dalıp gidiyor.Sağdan soldan, dört bir tarafımdan bilinmezlik sızıyor, kan gibi, karanlık gibi, nem gibi hüc
....O kendinize ait gülücükten ruhunuza, ruhunuzdan yüreğinize binlerce umut, mutluluk, yaşama dair sevinç ışığının doluşuna izin verdiniz mi? Şahit oldunuz mu? Neden yarın kendinize bir gülücük hediye etmiyorsunuz?...
Elimi uzatsam, / Tutar mısın ellerimi? / Ellerimi, yüreğimin ellerini,
İnsan bazen nadasa bırakmak istiyor ruhunu.../ ...Kabuğuna çekilip sıradan yaşamak istiyor gönderemediği tek şey olan hayatı....
Okuyan,düşünen,yazan....yani sizden biri...
.......................
İstanbul
Yüreğime vurmuş ne varsa hayata dair dışa vurumudur yazılarım..
Hayatın içinde bir dilek tohumu gibi savrulurken nasıl değişiyorsak,Hayatı,duyguları,kelimelerde yaşamı okurken de etkileniyoruz demektir...
Bu benim..Hepimizin birbirimize benzeyen bir yanı mutlaka vardır.