Yaşam Kurşun Gibi Ağır...

kızıl kanımızda başlayan çürük; hiç kimsenin hiç bir şeyi olmamak, umursanmamak, unutulmak, sadece akılların bodrum katında küflenmiş bir hikaye olmak

yazı resim

ve
hayattı akıp giden
parmaklarımızın arasından,
kısacık bir ırmaktı,
biz sonsuz sandık,
umursamadık...
farzetmekten ibaretti herşey
herşey ertelemekle geçti
kocaman ve dipsiz bir torbaydı yarın,
içine geleceğe dair ne varsa tıka basa doldurduğumuz,
çöpe attığımız sonra...
son baharımızda
dalımıza takılı kalan son yaprağımıza umut bağladık
henüz sarıya tam dönmeden daha...
hangimiz yaprak,
hangimiz son güneş?
...
ne güzel seyrederiz kızıla çalan yaprakların soğuk yangınlarını / öykülerini bilmeden...
bizide öylemi severler; uzaktan kızarmış son rengine bakarak ömrümüzün,
sevip sevip giderlermi önümüzdeki kışla başbaşa bırakarak?
herkes çekilince başlayan rüzgar,
her sabahında ömrümüzün parmaklarını sızlatan kırağı
küsmelerimiz
ve
bir sabah bizi terkeden dal
sonra
kızıl kanımızda başlayan çürük;
hiç kimsenin hiç bir şeyi olmamak,
umursanmamak,
unutulmak,
sadece akılların bodrum katında küflenmiş bir hikaye olmak
ve
bir ilkindide
hiç tanımadığımız bir imamın
inanmadığımız dilde okuduğu sal'a
ve
herkesin riyakarlığı bir daha ;"iyi bilirdik"
aslında
iyi bilen bizdik
ve
kötü yanılan!
/hangi anne gelip yıkar yüreğimizin kanayan dizlerini bu son düşüşte,
uyuduğu uykudan?/
...
oysa
ne kelebekler konup konup geçmişti üzerimize,
ne güzel şarkılar söylemişti aşkın binbir dilinde yaz böcekleri...
biz her güneşte daha rengarenk
her geçen gün dahada güzel...
ne güzel inanmıştık
kendimizi kandırmıştık yada...
...
kelebeklerin, böceklerin, günlerin, güneşin,ayın, yıldızların ve hatta yağmurların bile sadece an'lık heveslerinin kasıklarındaki edepsiz sancı dinene kadarmıydı sevildiğimiz?
ya bizi hiç bırakmamasına köklerimize sarılan, yalvaran,ağlayan toprağa ne demeli?
...
birden farkederiz ki
çekip gitmiştir rüzgarlar,
uçurtmalarımızın en son gayreti asılı kalmıştır havada
son bir umutla
ve
yaşam kurşun gibi ağır...
...
sevme demidir şimdi
son yaprağın dalına
dalın gövdesine
gövdenin köküne
kökün toprağına sımsıkı sarılma demi
ve
hiç bırakmamak tuttuğumuz elleri...
...
o ağaçlarını hatırlıyorum
benim yanlış okuduğum...
nede güzel paylaşmışlar yaşamı
nede güzel karşı durmuşlar
ne güzel bir isyandır bu?
...
son yola çıkışımızdır farkındamısın?
tüm limanlar başkalarına,
başka bekleyişlere satılmış,
artık hiç bir gemiyi bekleyemeyeceğiz
ve
içinde bulunduğumuz tufan...
ben yüzme bilmem
kulaçların kulaçlarım olsun
nefesin nefesim
kurtar bizi bu karanlık sulardan...
...
a&m

Başa Dön