oturup konuşalım, ne dersin,
şöyle kaygısızca sere serpe
apaçık bir deniz üzerinde?
ne dilek tuttun,
bak işte yüzüm,
dokundukça eskiyen
bir dilek taşı olurum dilersen..
hangi şehir sığar ki bir yüreğe,
mürekkep değilmiş anılar,
çekince içime
seni bana
geri versin..
-yol kesen bir ağacın gövdesine
konmuyor artık göçmen kuşlar-
bir insan
kendi harabesinde
keşfe çıkar ya,
sırtımda sabır küpü
kırık aşk katmanlarında
öylesine kazı / yorum,
sen kipinde yazı / yorum..
ve her gece
uyku tulumu hücremde
düşe / kalka
elimde aşk fümen
sen / deli / yorum...
ömer akşahan
26.02.2005 / Alsancak