sonbaharin cocuklari

hazan... kimi icli nagmelerin barinagi, bir huzn; veda yuklu sonlarin baslangici. ve onda olenlerin hikayesi...

yazı resim

Sonbahardi bizi bize yaklastiran… gamzelerde gulucuk biraktiran, metruk bakisli insanlarin kendini buldugu hazin bir mevsim; hazan. Her mevsimin ayri bir yeri vardi icimizde ama baskaydi sonbahar ve yasardi yuregimiz, her mevsim hazani.
Ruzgar, hep bizden yana degildi. Yapraklar bizim icin dokulmuyordu, yapraklar, sineyi daglarcasina bizden dokuluyordu. Her parcasi bizden birsey koparircasina umarsizca dusuyordu topraga… ayaklar altina… futursuzca… ta ki son yaprak kalincaya dek, ta ki gozlerimiz “sonbahar” deyinceye dek.
Ve biz, her mevsim hissederdik sonbahar ruzgarlarini, yuregimizin en kuzguni yerinde.
Hazan, bizim yasam bicimimiz olmustu adeta. Yuregimiz, sesimiz, yarimiz...
“Guz yapraklari dusmeden gel” derdik beklenene ve gelmezdi beklenen, bir turlu, beklendigini bildigi halde. Bakislarimiz her gunesin batisinda umutsuzluga yonelir ve arkamiza bakmadan devam ederdik guz yolculuguna.
“gulum” derdik, fakat sevmezdik gulleri... cunku o baharin mujdecisiydi. Oysa ki biz hep gullerin soldugu mevsimi sevdik ve hep onda yasadik!
Gullerimiz soldu; umudumuz, kadim sevdamiz soldu. Ve bir firar gecesi son yaprak dustu omrumuzden.
Evet, biz sonbahari severdik, onda yasardik ve yine onda oldururduk yuregimizi.
........ ve tarihe gecerdi ismimiz “ sonbahar cocuklari” diye... bir daha anilmamak uzere.

Başa Dön