Ellerim kaç kere gitti bilsen
O avuçlarımı terleten telefona
Numaranı tuşladım defalarca ama
Cesaret edemedim aramaya
İşte elimde yine ‘kabusum’ telefon
Bu defa kararlıyım, konuşacağım
seni arıyorum en sonunda
Yıllardan sonra ilk defa
Telefon çalmaya başlıyor acı acı
İçimde tarifsiz bir heyecan,
Titriyor her yanım...
Sen mi çıkacaksın şimdi telefona
İnanamıyorum, yok canım!
Nefesimi tutuyorum, heyecanım büyük
Ne de olsa ilk telefon konuşmamız bu
Sensiz geçen onca yıldan sonra
Fazlasıyla geç kalmış bir konuşma
“Alo” diyen sesin duyuluyor sonra,
öylesine berrak, titrek ve buğulu bir tonda
öyle ki, kendimden geçiyorum
önce bir yutkunuyorum güzelce
ve kendimi tanıtıyorum
Bilmiyorum bugüne kadar kaç kişi seslendi bana
Adımı kaç kişiden duydum acaba defalarca
Ama bu seferki başka,
yok yok, bu defa başka
Adımı oluşturan o basit iki hece
öyle bir dökülüyor ki dudaklarının arasından,
Sesinin tınısındaki sihirden midir nedir,
Hiç gelmediği kadar anlamlı geliyor
O an ismim kulaklarıma
…
Ben bittim, ben eridim
Cevap verecek takatim kalmadı
Bastırmalıyım karşı koyamadığım heyecanımı
Hayır, daha değil, henüz değil,
Anlamamalısın sana olan zaafımı
Ama dur, bu konuşan ben miyim ki
Böylesine cıvıl cıvıl, hayat dolu, neşeli
Bir aksilik mi var nedir?
Alışkın değilim ben
Herşey bu kadar iyi gitmemeli!
…
Sonra o neşeli adama
hüzün çöküveriyor bir anda
gerçekleri idrak ettikçe
durum zorlaşıyor ikimiz için de
…
Biliyorum bu kadar geç kalmamalıydım
başka gülüşlere kanmamalıydım
yoktan bahanelere takılıp
böyle anlamsızca oyalanmamalıydım
…
Yıllar önce yapılması gereken telefon konuşması
Sana anlatmak istediğimden çok farklı cümlelerle
İşte böyle yapılıyor…
Ve ne yazık ki
Yıllar önce söylenmesi gerekenler
yine söylenemiyor,
yine söylenemiyor
ama çok farklı nedenlerle…
…
Hani açıkça ifade edemezsin ya bazı şeyleri
sesin titrer, çatallaşır, duraksarsın
Yayılır bir anda kalbinden yüzüne
hafif buruk bir gülümseme
İşte öyleyiz şimdi ikimiz de
konuştuklarımızın yanı sıra
konuşmadan da anlaşıyoruz,
kalpten kalbe yol alan
bir sırrı paylaşıyoruz…
…
Sonunda ayrılık vakti geldi
karşılıklı “hoşça kal” demeler
isteksizce söylenen veda sözleri
ve huzursuz “görüşmek üzere”ler
Benim için bir yıl kadar uzun geçti
seninle bu ilk telefon görüşmesi,
halbuki hepi topu üç dakika bir şeydi
ama yaşadığım ömre bedeldi,
hatta her anına bir ömür versem
İnan ki değerdi,
ve -maalesef- tüketilen her şey gibi
o da tüketildi,
mazi oldu…
ve bitti…