Çok yalnızdım yolda yürüyordum terkedilmiş aşşağılanmıştım saat gece bir gibi ıssız sokağın kaldırımlarında sadece benim topuk seslerim yankılanıyordu.İçimde dayanılmaz bir öfke patlaması hissettim o anda bir şeye zarar vermezsem kendime yöneleceğimi çok iyi biliyordum ki bunu yaptım biraz ilerideki köprüye gitmeye karar verdim.Hızlı adımlarla köprüye doğru giderken birden karşıma yaşlı bir adam çıktı benim içimin yansıması gibi üstü sersefildi bağırarak bana doğru yöneldi ilk önce içimdeki nefretin korkuyla birleşimini hissettim ama sonra içime birden cesaret çöreklendi ve kabullendim o moruğu öldürecektim.Bana büyük ihtimalle küfür ediyordu aramızda 6 metre ya vardı ya yoktu yüzü turuncu sokak ışığının altında buruşmuş bir şekilde algımı etkiliyordu.Yavaşça ona doğru yöneldim o hızlı adımlarla sendeleyerek bana doğru geliyordu ama cebinden bıçak çıkardı bir bayan bu durumda normal koşullar altında çığlık atıp kaçmalıydı ama ben kaçmadım elini tuttum ve testislerine çok hızlı bir şekilde tekme geçirdim adam yerde çırpınmaya deli gibi bağırmaya başladı bu ona yeter mi diye düşündüm adalet kelimesi birden aklıma düştü nedir ki dedim kim sağlayabilir tanrı mı?Hukuk sistemi mi sonra adamın kafasını botlarımla çiğnemeye başladım öyle korkmuştu ki artık sesi çıkmıyor sadece büyük bir şaşkınlık ve yalvarır gibi gözlerle inliyip yüzüme bakıyordu.Burnun on saniye sonra paramparçaydı kendimi durduramadım ezik suratına baktım ve daha çok parçaladım sonra tekmelemeyi bıraktım ve adam pis yapış yapış derisini bir süre elleyip ellememe konusunda tereddüt geçirdikten sonra nabzına baktım eğer yaşıyorsa onu köprüden atacaktım yok yaşamıyorsa orada bırakacaktım adam yaşamıyordu ve onu kafasının etrafındaki 6 cm lik kan göletinin büyüyen hacmiyle baş başa bıraktım.Sonra köprüye çıktım artık yaşamam için güzel bir dünya yoktu adamın her tarafında parmak izlerim vardı tam bir amatör işi cinayetti ki öceden planlanmamış aptal bir katildim eğer yaşarsam ya kaçacaktım ya da hapishanede kadın mahkumların tecavüzlerine seyirci kalacaktım(ki gardiyan bozmaları hariç) çaresizlik kütlemi şimdi bu isimle adlandırmak doğru olabilirdi cinayeti işlerken titrediğimi hiç hissetmemiştim ama şimdi donuyor gibi üşüyor ve titriyordum ilkbahar havası kutup iklimine dönmüştü içimde pek farklı sayılmazdı tek düşünceye hapsolmuş beynim tekrar tekrar intihar fiilinin görselliğini sağ lobumda tekrar ediyordu.Paslı demir parmaklıkları aştım hala titriyordum bir an tutamayaıp düşeceğimi düşündüm ve bu beni korkuttu ölmek isteiyordum bacağımın yarısı yolda yarısı dışarıdaydı ağlamak istiyor ama ağlayamıyor korkmak istiyor ama korkamıyordum sadece üşüyor ve titriyor tek bir şeyin beynimde tekrarını izliyordum gözlerimin karardığına emindim bu sabah özenle yapılmış saçlarım dalgalanıyor pardesüm uçuşuyordu ellerim şişmiş gibi kabarmıştı ben bir orospuydum kendimi böyle hissediyordum ben bir katil değil orospuydum bir dansöz şaklaban şovmen sahne sonrası ağlama krizi geçiren bir komedyen...
Şu anda bulunduğum konumdan dünyadaki bütün intihar eden insanların bir parçasını taşıyordum tecavüze uğrayanlar uyuşturucu kullananlar aldatılanlar satılanlar homoseksüeller hepsini içime bir karadelik gibi çekiyor ve duygu selinin doruğunu ulaşıyordum bir süre önceki duygusuzluğun şimdi bir duygu patlamasına ve düşünce karmaşıklığına dönüştü.Ellerim artık titremiyordu çünkü onları hissetmiyordum yktular vücudumdan göçmüşlerdi sanki yanlarıma hantal iki beton blogu asılmış gibi.
Babam annem kardeşim hiçbirinin önemi yoktu eğer buraya atlarsam onların nasıl şeyler düşüneceği sadece bir an geçti ama hiç etkilemedi beni çünkü biraz sonra yok olacaktım veya var olacak ama görünen o ki o sevgi ve merhamet dolu tanrı yoktu hiçbir zaman olmadı bu stigmata bir parapsikolojik olgu evet hissediyordum başka bir şey o kutsal kitaplardaki tanrı değil başka birşey vardı içime bir güven ve sıcaklık düştü bütün şüpheler aniden uçtu gitti ve beton bloglar korkulukarla bağını kestiğinde içim çok rahattı.
Köprü
aramızda 6 metre ya vardı ya yoktu yüzü turuncu sokak ışığının altında buruşmuş bir şekilde algımı etkiliyordu.