Eski günlere döner gibi olduğumuz anlar...
Eski bir şehrin eski sokaklarında eski evlere bakıyorum fotoğraflarını çekiyorum inceliyorum gülüyorum hüzünleniyorum tarifi mümkün olmayan duygular...
Ezan okuyor müezzin tıpkı eski günlerde çocukluğumda duyduğumda vakti algılayışım gibi ezan sesi burada farklı algılanıyorum burası benim şehrim...
Ve evlerin arasına sızmış kocaman bir tarla üzerinde adını bilmediğim onlarca ot sanki birbirine karışmış kokularını alıyorum içime çekiyorum...
hayal ediyorum kendimi geleceğimi geçmişteki hayallerimin gerçekleşmiş kısımlarını...
Hafif bir yaz rüzgarı esiyor iliklerimde olmasa bile tenimde yükselişini hisssediyorum ağlamak üzereyim çok duyguluyum...
Tepeye kuruulmuş eski evlerin arasındaki sokaktan yerdeki şehire bakıyorum beton yığınını bir karşılaştırmaya değmeyecek kadar sinir bozucu kendi evimi bulmaya çalışıyorum yok gözükmüyor etrafındaki koca binalar kaplamış görüntüyü...
Eski bir evin önünde yanımdaki dostum fotoğraf çekiyor meraklı bir kadın bize bakıyor bir çocuk iftar yemeği için ekmek götürüyor yaşlı bir adam yürümeye çalışıyor...
Koca ağaçların altında oturan insanlar hepsi de telaş içinde ve ben onları izleyerek farklı duygulara kapılıyorum ta ki o sokaktan aşağıdaki beton yığınına inene kadar...