gitmeye 47 dakika var
kalmanın ise sınırsızlığındayız.
varlığın ifadesinin şekli
bir kaç heceden öteye geçmediği bu sanal alemde
kalemlerimizin kustuğu kelimeler kadar duyabiliyoruz birbirimizi
başta ağrır, gözde sancır
kulağa dolar çınlamalar
papaz vaaz verir cemaat ilahi okur
biz kulak çınlamasını çanlara yorar otururuz masamızda.
giden gider kalan kalır
sessizlik müziğe eşlik eder
müzik ıslıklarla çalınır
papaz gürler
baba oğul kutsal ruh aşkına
düğünüme bir karanfil düşer
hadım edilir
piyanonun Do diyez tuşu
kesiliverir
ilahilere bezenmiş dualar
iner camlardan içeri
su döken Yakup
mumlar titrer kapıdan esen rüzgardan
kopup gider dizlerin bağı
günah çıkartılan odalarda
çıkan günahlar
toplanır
toplanır
toplanır
gelene bulaşır mı bilemem
lakin
yük olur
toplayana
günahlar
bir ilahi başlar
su döker Yakup
çanlara kapılıp gider kulağım