kim kimin aynasıdır bir olma anında?
derdimiz tasamız toprağa düşmek değil midir?
öyleyse neyi yansıtır kimlikler bize?
hakikat bahçesine girmek için düştüysen yola
sınavı geçmek için kimin eli değmeli eline?
en sancılı karanlığında iken düşünceler
ışığı söndürüp içerden çıkmaya çalışanda kim?
delilik baki ise tecelli eden ömürde,
üzerimize örtülen yapraklarda neyin habercisi?
şimdi bin ölüme teslim olmak ister iken can,
canAN tene sarılmış gitmek istemez uzağa
camlarına örtüler örülmüş kalbim
nedensiz teslimiyetlerle avunur durur zamanda
halka açık bir mesire yerinde asılır beden
kaybolur güne hasret bekleyişler
aşk en sancılı anındadır artık terki diar bedenlerden
azığı sırtında dervişe varırcasına
O gözler
yeşile hasret tutkuları terk eder dervişler mekanında
şimdi ölmektedir zaman, bedensiz sancılarla kanarcasına
hoşçakal zamana muktedir sevdaların sahibi
bulduğun yol üzeredir kervanların üşüten bekleyişleri
bir tas çorbaya
bir parça ekmeğe talim yolcuları ağırlar bu kent
ve
tüm dervişlerin ölür yola düştüğünde nefisleri
yeni bir doğumu müjdelercesine.