Aşk Bir Pervanedir…

“Bu, romanın son cümlesi olmalı.”diye söylendi, kitapçı bilgiç bir edayla.

yazı resim

“Dünyanın en yüksek ağacını aramaya gidiyorum!”dedi çocuk, ardında acı yüklü bir kitleyi bırakarak.

“Bu, romanın son cümlesi olmalı.”diye söylendi, kitapçı bilgiç bir edayla.

Oysa kitapçı vitrininde kendi intihar sahnesine bakan bir çift göz, onun anlattıklarına pek de aldırmıyordu.

“Her şey kurmaca; aşk bile!”dedi, çıplak omzundan dökülen saçlarıyla ikizini arayan kadın.

“ ‘Aşk bir pervanedir; döner durur kendini kör eden ışıklara doğru.’ hangi acılı ozanın söylediği umurumda değil.”dedi, söylendi, kitapçı.

“Eylem zayıflıyor, araya ip germeli: Aşk ancak gerilmiş ipin iki ucunda anlam kazanır. Ne kadar kirletilmiş sevda çamaşırın varsa, bekle güneşini. Yüreğinde arıttığın mahrem duygular ancak o ipte paklanır.”diyordu, çocuk.

Kitapçı düşünceliydi, gözü vitrine asılmış gibi duran çiftteydi.

“Bilgisayarlar çıktı çıkalı, nasıl satarım, raflarda ölümünü bekleyen şu roman kahramanlarını?”yanıt beklemeden, perdenin ardına geçti.

Çocuk, özel bir rüşvet verircesine can alıcı soruyu sorarak kayboldu birden:

“Ulu ağaçlar neden geceleri sevişir rüzgârlarla?”

Görüntü karlandı, ekranda bir virüs alarmı vardı, yalnızca…

Ömer Akşahan
08 / 03 / 2005 / Alsancak

Başa Dön