Yıllar sonra geçerken bizim o köşeden, yüzümde bir tebessüm olur, hatırlarım seni belki...
Sen evlenmişsindir belki, hayatında bir düzen yakalama karmaşası arasında bir kerecik olsa adım aklından geçmez... Ama bilirim, sen yine dağınık olursun, yorarsın çevrendekileri... Beni yorduğun gibi. Hani yemek yapardın bana, ama mutfak bakılmayacak hale gelirdi. Ben temizlerdim hep... Sen izlerdin. Sonra kızardım sana. Sen gülerdin. Bende gülerdim aslında. Kızmış numarası yapardım sana, sırf belki biraz akıllanırsın diye. Ama kızmazdım. Kızamazdım ki sana, kıyamazdım.
Mutlu olur musun acaba? Mutlu musun ben olmadan...
Ben senin bana anlattığın fıkraları başkasından duyduğum zaman aklıma bizden kareler geliyor. Gülüşmelerimiz, senin fıkraların, benim komik konuşmalarım, bağırışmalar, senin beni korkutmak için anlattığın silahlı amca hikayeleri...
Şimdi aklına gelir miyim acaba? Ya da sen benim aklıma gelir misin?
Hatıra kutumu açınca etrafımı bir bulut kaplar... Fotoğraflarımızı bulurum, adlarımız arkasında yazar ve tarihler... Anlamlarını sadece bizim bildiğimiz kısaltmalar.
Solmuş güller, küçük notlar...
Sonra aklıma gelir senin kokun.
Aklına gelir miyim acaba?
Mutlu olmuş musundur bensiz?
Beni sevdiğini hatırlar mısın? Sadece birbirimize ait olduğumuz günleri...