niyazi bircan

Jointy

Tanrı güneşi de alt etti. Ve güneş ışıklarını tanrının masasında bıraktı. Bunu gören polis ve asker gibi türlü pislik, jargoncu, yolsuz orospu çocukları ve arkalarından aleni kokuşmuşlar dünyayı terk etti. Ben kadınımın koynundayım. Durumu eşitledim ve kaybedecek bir şey kalmadı. İkimiz de toplamda yirmi gram jointy ediyoruz. Ölüm

Yağmur Alışkanlıkları

Şimdi kan damlatıyorum pervazıma, gözlerimden aşağı beynimin derinliklerinden boşalan bir ruh ile kırmızıya boyuyorum çölümü. Elimde yokluğundan kalma kara bir namlu ile boşluklar yaratıyorum zihnimin içinde. Ya gelirsin yahut gelseydin, içimde çiçekler büyütürüm, ya gelmezsin yahut gelmedin; boşluğa bir kıvılcım atar giderim…

Yetenekli Kaybedişler Adına - 1 -

Kış. Tabi soğuk her yer. İnsanlar özensiz gösterişler peşinde. Bazıları tabi. Öyle genelleyemezsin herkesi. Zor düşünceler bunlar. Üstesinden gelinmesi gereken birçok maddi zorluğun arasında hani lafı bile edilmez, edilemez, izin vermezler ki! Hâl böyle iken biz onu üç masa ileriden merakla izliyoruz. O ise bunları düşünüyor mu? Bilinmez.

Bavul

Dişi ve erkek, damarlarında dolaşan alkolün yoğunluğu kadar güzel, yakışıklı ve becerikli olacak; gerginliğin, ince fakat uzun yayında hangi noktaya temas etseniz sert bir nota ve haykırışın başlayacağı o gizli serüven şimdi, çaprazımdaki merdivenlerin bir kat aşağısından hayata bağlanacaktı. ..

Ölümlüler

Adamın biri o günün tanrısı olarak belirlenen bir gize, öldürdüğü sinekleri adayacak. Başkaları ise bu durumu görüp sinsice gülecek ve diyecekler ki “ deli!” . İki hecenin içine sıkışacak şehir dediğimiz metal soysuzluk. İffetli bir dulun ağzından çıkan yalan ile de kendi tanrısına adadığı bir genci ölümlüler listesine

Yayla Öyküleri – 2

Bana deli derler. Hikâyelerini burada kesip biçtiğime inanmadıklarından… Oysa ruhsuzdurlar, ruhları, bedenlerinin kemikleri şu gönyenin ucunda bekler, haberleri yok. Olmaması da muhtemeldir. Bilenler var ama var hocam var… Siz de bilecekmiş gibi yapın, ötesi önemli değil. Kurmaca aklınızda yeni isimler bulun. Buldunuz da. Farkındayım. İnsan denilen şu yaratıklar,

Gorki"nin Çocukları

–Bu öykü, Maksim GORKİ’nin Soytarı adlı eserinin Seyirciler bölümünden uyarlanmış olup naçizane, kendisine atfedilmiştir…–
Sabaha karşı; kargalar ve yusufçuklar…

Sokağımda

Benim sokağıma ulaşabilmek için içi ten dolu araçlara gerek duymazsınız.Bizim sokağın hikayesine ulaşabilmek için; karanlığın otomatik bir lambayla kaybolduğu apartman merdivenlerini, boş arsaları, korna çığlıklarını, yürüyen çanta ve kitapları, başıboş müzikleri, tuşlanarak gönderilen sevgi sözcüklerini itina ile geride bırakmalısınız.

Yayla Öyküleri

Hayırlara yor kızım. Başa gelen musibettir, çocuğunu gölgeye götür, başında dur, ağlarsa gül, gülerse ağıt yak. Bize su yok bebem, ana sütünden mahrum, baba sevgisinden yetim, olmasın, kalmasın, yaşasın bebemiz… Dedemiz sevmedi bizi, iki inek bir köpek, anangiller çok çekti, sen çekme yavrum. Deden sever seni, hele bir

Başa Dön