Nigar Özafacan

Türkü Gibi Bir Yaşam; Fakir Baykurt

Cumhuriyet sonrası aydınlanma devriminin, köy enstitülerinin açılmasıyla daha da hızlı yol aldığı yadsınamaz bir gerçektir. Köy enstitüleri, aydınlanmaya ve Atatürk ilkelerine bağlı genç kuşaklar yetiştirirken, bir bakıma Türkiye’nin köy gerçeğini de ortaya çıkardı diyebiliriz. Köylerdeki yoksul insanların yaşam mücadeleleri, ağalık ve toprak sisteminin açtığı yaralar ve politik yansımalar;

"Size Sunuyorum Tüm Şiirlerimi, Ey Tarihin Hürriyet Kavgalarında Ölenler!"

Ege yöresinin saf, çalışkan ve yiğit insanlarını anlatır. Köy edebiyatından uzak kalır kalmasına ama sıradan köylüler için suyun ve toprağın ne kadar önemli olduğunu da öğretir bizlere. Ülke sorunlarından ve toplumsal gelişmelerden uzak kalmaz hiçbir zaman. Yaşamın, şu anda birçoğumuza basit gelen kavramlara entegre olduğunu unutturmaz, hala… “Susuz

Yarım Kalan Bir Mucize; Köy Enstitüleri

Peki, köy enstitüleri kapatılmasaydı ve bu hayal devam ediyor olsaydı, şimdiki yaşantımıza ne tür yansımaları olabilirdi? İşlenilmemiş toprak, kullanılmamış su, okumayan çocuk ve genç, üretim yapmayan fabrika kalır mıydı? Özelleştirme belası ülkemizin dört bir yanını kaplamış olur muydu? Yeteneksiz siyasetçiler elinde heba olmuş bir ulus mu olurduk? “Babalar

Başa Dön