Bizi Anlattım
Sözler dökülüyor beyaz kâğıtlara / Ölümsüzleşmek için, zamanda asılı kalmak için
Sözler dökülüyor beyaz kâğıtlara / Ölümsüzleşmek için, zamanda asılı kalmak için
Çocukluğumuz / Kırlarda kelebekler peşinde koşuşturduğumuz zamanlar / Her şeye
Hayat ne çok kırdı bizi / Neleri sakladık yılarca içimizde /
sen apartman dairesinde bir kedi / bense köşedeki çöp bidonunda yaşayan sokak kedisi
Yüreğimin sessiz sakin vadilerinde gezen bir kırlangıç kuşu gibisin / Bir anda karşımda
Nesin sen aklımı başımdan alan geceleri uykumu bölen kadın / Bir görünüp bir
Neyi beklersin ey dili yüzü gönlü güzel neyi beklersin / Ömrümüzün son demine
Ahh... Sevgilim bu aşk var ya bu aşk / Bitirecek bizi
Aşk yıllar önce dinlediğin bir şarkıyı yeniden aynı heyecanla tekrar tekrar dinlemek midir? /
Sadece bir yaşamı erteledim uzun zamandır yapmam gerekendi belkide. / Kendimi suçladığım geceler
Ve aramızda duran o kadehin anlamını daha iyi anlıyordum. Bir ayrılık sadece bir ayrılıktır ve yeni bir sayfanın başlangıcıdır. Ama her son mutlaka o yazgının başlangıcı kadar saf ve onurlu olmalıydı.
Yataktan doğrulup banyoya doğru ilerledi duşu açtı su vücudundan yere düşerken gözlerini kapatıp bu sakin zamanın tadını çıkarmak istedi. Bir flaş patlaması geldi önce gözlerinin önüne sonra son yudum alınan kahvelerin tabaklara konuşu ve kendisine bakan o nazik insanın gözleri geldi gözlerinin önüne.
İşte başladı her yaşam parçasında var olan o gelişim süreci şimdi ayrılık acısı için başlamıştı. Kuruluş, yükseliş, duraklama ve çöküş. Bu cümle belki de komik gelmiştir şu anda size ya da çok saçma. O zaman hadi buyurun eğer yüreğinizle karşılaşmaya cesaretiniz varsa. Zamanın en eski yaralarını gül kokulu
-Haydi şimdi! / Diye haykırdı adam sonra iki ellerini öfkeyle havaya kaldırdı sesindeki
Bir gariptir bu zamanda aşk; dikeni değil de çiçeğin kendisidir canı acıtan âşık olmak mı zor
Valiziniz toparlanmış eşyalarınız öylece bir köşede mahzun bir şekilde size bakmaktadır. Şöyle etrafa son bir kez bakıp içinize derin bir nefes çekersiniz. Kapıdan çıkardığınız son eşyadan sonra kapıyı kendi ellerinizle yüzünüze kapatırsınız.
Hiç bir zaman adımın önüne yada sahsi kişiliğime edebi bir adı yüklemedim. Yazdığım şeyler içimden gelen öfkenin, arzuların, gözyaşlarının, sorumlulukların ve sorumsuzlukların beyaz sayfaya düşmesi idi. Benden önce belirlenmiş edebi kalıplar içersinde uygun yerlere düşerek sizlere ulaştı. Ben sadece acılara inanınırım. Ve acılardır aşkı hayatı besleyen.
1976 iskenderun/Hatay doğumluyum ilk, orta ve lise eğitimi doğduğum şehirde tamamladım Üniversite eğitimimi yarıda bırakıp herkesin sahip olmak isteyeceği bir sevgi üzerine terk ettim. Şimdilerde geçmişinden kaçan uzak yalnız bir adamım
İskenderun/HATAY
Yılmaz Erdoğan, Ü. Yaşar Oğuzcan. Nazım Hikmet Ran, Yusuf Hayaloğlu, Şule Erdem, Ahmet Günbay Yıldız ve Zuhal Olcay
Herkesin duyguları kişiliğinin parmak izidir