anatolianus

Treni Beklerken

Oturdukları masa pencere kenarında; ve sanki ellerini uzatsalar, dışarıdaki kalabalığa dokunacaklar. Nitekim deniyorlar da. Dışarıdaki müthiş hızlı harekete karşın, onlar esrar yahut sevişme sonrası uyuşukluktalar.
Saati soran -sağ kolsuz-, yarım sa

Eskiz Öykü

Sis dağılıyor. Güneş gücünü hızla toparlıyor. Artan ışıkla, koyu yeşil bir ton açılıyor. Ama köy hala uzak ve derinde. Bu yosunlu, kaygan kaya güneşi neredeyse hiç almıyor. Şimdilik oradan uzaklaşıyor. Ancak, o(?) kayaya tekrar dönecek. Varlık, yokluk; de

Kurşun Meseli

İlerliyor hızını kesmeden dik yamaçlara. Umursamıyormuşcasına. Beyni hiçbir şey almıyor. Bir ara duraksıyor. Yorulduğundan değil. Nerede olduğunu merak ettiği için. Nerede olacağını yahut olup olmayacağını merak etmeden.

Başa Dön