Yeraltı Dizeleri

Eminim; `aşk` bile gelecekte, bugünkünden başka sorunları taşıyacak içinde çağı gereği.

yazı resim

Bir kazıda yer altından şiirler çıktığında ne olur sorusu takıldı birden düşüncelerime. Bu soruda insanı farklı boyutlardan bakmaya iten bir yan var sanki.

Yazılan tüm şiirler zamanına dair pek çok unsuru içlerinde taşıdıklarından dolayı, bugün yeterince anlaşılmayan bazı bölümler olur içlerinde. Bu ülkede hepimiz, gözünde bir damla yaş olan çocuk posterini biliriz, değil mi? Yüklü bir kamyonun camında görmüşüzdür belli belirsiz, ya da ayakkabı dükkanının vitrininde. Diyelim ki, her hangi bir şiirde bu postere atıfta bulunulsa, büyük ihtimalle günümüz Türkiye`sinde yaşayanlar anımsarlar bu çocuğun göz yaşı büyüklüğünü bile. Bundan elli altmış sene sonra yaşayacak olanlar ise ancak hayal edeceklerdir görüntüyü. Hayalleri belki gerçeğine yakın olur, ama asla aynısı değil.

Şairinin içinde çırpındığı, sorun yumağı sözlerle bezeli şiirler, ya var olan dönemin algısından kaynaklanıyorsa, bahsedilen sorun çözülüp unutulduğunda, şiiri okuyan birisi ne kadarını anlayacaktır o şiirin?

Eminim; aşk bile gelecekte, bugünkünden başka sorunları taşıyacak içinde çağı gereği. Bundan on beş sene önce sevgiliden her an gelebilme ihtimaline karşın bir türlü gelmeyen cep mesajı gibi bir konu yoktu yaşanan aşklarda. Ve bunun insana hissettirdikleri. Yola ancak ayda bir çıkan kara trene verildiği zannedilen; o yüzden belki gelir diye beklenen mektuptan bahsettiği gibi türkünün yıllar öncesinde: Kara tren gecikir, belki hiç gelmez, dağlarda salınır derdimi bilmez, dumanını savurur halimi görmez, gam dolar yüreğim göz yaşım dinmez

Belki de cevap budur. O türküyü biz bugün bir yandan iletişimsizlikle savaşarak dinlerken ne kadar hayal edebiliyorsak o içine hasret sinmiş, sabırlı bekleyişi; o kadar anlayacaklardır bizi de geleceğin insanları.

Aynur Uluç

]

Başa Dön