Yataklık

Bir umutsuzluktu o gün ikimizin ki de. Sen dününe ağlıyor, bense kaçışıma bir yataklık arıyordum konukluğunda...Kalbimin kaçışına...

yazı resim

Bir umutsuzluktu o gün ikimizin ki de.
Sen dününe ağlıyor, bense kaçışıma bir yataklık arıyordum konukluğunda...Kalbimin kaçışına...
Kalbimi rehnemediğim bir anlamın ihanetini taşıyordum içimde. Sense yollarına döşediğin taşların, bir bir ayaklarından kaydığı günlerin tam ortasındaydın...
Umutsuzluğunu örttüğün toprağın, içinin yağmuruyla dağılıp akarak gitmekteydi o gün.
Çabana çağrın kutsaldı benim için şüphesiz. Ama çabanı okumayı başaramadım. Çabana beklentisiz bir katkı sunamadım...
Adının tek kişilik olmadığı mekanlardaydın halbuki. Bir zemheri bekleyiş girdabında, buna benzer şeyler demiştim sana, hatırlıyorsun...
Şimdi bu girdapta, tekrar tekrar boğuluşumla başbaşayım. Cellatlar oratasında kalakaldım, konukluğuna sığınmak isterken. Bir ses yetebilirdi kurtuluşuma...Uzanan bir el...Ama olmadı...
Ama senin adın tek kişilik değildi buralarda.
Ve sen, kurtuluşun uğruna, çıkıp gidecektin içimin kapılarını çarparak...Çekip gidecektin, kurtuluş kapılarını kitleyerek...
Sen çok kişisin artık buralarda, bu, bekleyişinin acı veren kalabalık yalnızlığıyla...
Bense, içime saldığın umursamazlığının günden güne ağırlaşan tecrite uğrayış duygusuyla başbaşayım...
mustafa evci

Başa Dön